Diyarbekir Kalesinden Notlar
Elim boş, Ayağım pusu. Bir ben bileceğim oysa Ne afat sevdim. Bir de ağzı var dili yok Diyarbekir Kalesi...
"İşte Gülsarı da ağzı var, dili yok bir hayvan! Onu kim düşünüp hatırlayacak? Kimleri taşımadı sırtında, kimleri gururlandırmadı? Ama yaşlanıp bu hale gelince herkes unuttu onu. Şu haline bak zavallının... Ah o eski günler ah! Ne eşi bulunmaz bir yorga idi o!..."
Sayfa 39 - Ötüken Neşriyat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Lizaveta! Sonya!
Zavallı uysal insanlar; tatlı bakışlı insanlar!.. Sevimli insanlar!.. Onlar niçin ağlayıp sızlamıyorlar?; Onlar her şeylerini veren insanlardır... Sessiz sessiz, tatlı tatlı bakarlar... Sonya! Sonya! Ağzı var dili yok Sonya!..
Niye öldürürsünüz, niye tecavüz edersiniz!!!
(...) ağzı var dili yok hayvancağızların kuyruğunu, kulağını ne diye kökünden keser atarsınız?
Sayfa 194 - Cem Yayınevi
Bir mankurt kim olduğunu, hangi soydan, hangi kabileden geldiğini, anasını, babasını, çocukluğunu bilmezmiş. İnsan olduğunun bile farkında değilmiş. Bilinci, benliği olmadığı için, efendisine büyük avantaj sağlarmış. Ağzı var, dili yok, itaatli bir hayvandan farksız, kaçmayı düşünmeyen, bu yüzden de hiç tehlike arzetmeyen bir köle imiş. Köle sahibi için en büyük tehlike, kölenin başkaldırması, kaçmasıdır. Ama mankurt isyanı, itaatsizliği düşünemeyen tek varlıkmış. Efendisine köpek gibi sadık, onun sözünden asla çıkmayan, başkalarını dinlemeyen, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yaratık...
Sayfa 144Kitabı okudu
Bir ben bileceğim oysa Ne âfat sevdim.. Bir de ağzı var dili yok Diyarbekir Kalesi..
Sayfa 96 - Metis Yayınları
Reklam
727 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.