"Yine yapayalnızım," diye düşündü, "her zaman yalnızım!.. Sabahları ben büroya giderken onlar tiyatrolardan, danslardan yorgun düşmüş, keyiflerini bozmadan hala tembelce uyumakta olurlar... akşamları eve döndüğümde çoktan eğlenmeye çıkmışlardır, orada bana gereksinimleri yoktur... ah!.. ah para, şu lanet olası para bozdu onları ... para onları bana yabancılaştırdı... Benim akılsız kafam, onca parayı kazanacağım diye canım çıkarken ben kendi kendimden çalmışım, kendimi yoksullaştırmışım ve onların kötü olmasına neden de benim... elli anlamsız yıl boyunca canımı dişime takarak çalıştım, tek bir boş günü bile kendimden esirgedim ve şimdi yapayalnızım işte..."
“Ah, sen kalbimi ezdin geçtin gaddarlığınla;
Hileyle değil, gerçek gücünle öldür beni.
Gözüme baka baka, “Sevdiğim başkası”, de
Canım, başka bir yana çevirme o bakışı
Türlü aldatmalarla yaralamak da niye”
(Müzik sesleri yine tüm apartmana yayılmış.)
-Geldim bekle!
-Benim ben!
(Kapı açılır.)
-Biliyoruz herhalde “benim ben” diyor ya, geç hadi hocam bey.
-Bütün gün bu anı bekliyorum.
-Hm. Hangi anı?
-Evime geldiğim anı yavrum?
-Bak sen. Gelişme kaydedilmiş Tolga Bey? Evimler falan filan.
-Ee bebeğim öyle davran, evinde hisset kendini, yoksa uyurken
Saçların ıslanır, ellerin bana bağlanır
Utanır söylemez, diz çöküp sana yalvarır
Dudakların bana nasılsa yakınken öyle
Bu rüyadan biri, biri beni uyandırır…
~ Ah Canım Sevgilim
ne anlatan belli ne anlatmayan
ne ağlayan belli ne gülen
havada karmakarışık
havada anlaşılmayan
havada hem herkesin
hem de hiç kimsenin olmayan
aaaaah ah
nasıl da içmek istiyor şimdi canım
Ah Yavuz... Canım Yavuz... Nam-ı diğer Yavuz Kahraman... Kısa boylu ancak boyuna göre koca yürekli Kahraman... Bir de duygu dünyasındaki heyecan veya stresine göre "Şeyyy..." ;)))
Çok seviyorum çocuk edebiyatını. Öyle seviyorum ki, her bir hikayede yazarların becerisiyle kendi çocukluğuma dönüyor, onlar sayesinde doyamadığım çocukluğumu yeniden yaşıyorum. Oysa ben büyüyeli çok oldu. Şimdi iki çocuk büyütüyor, ve kendi yavrularımı büyütürken yeniden büyüyorum sanki. Yine de 'geçmiş, geçmiyor arkadaş!'
Bu hikaye de böyleydi. İçimizden birilerinin çocukluğunda yaşadığı olası anıları yakalatacak kadar iyiydi. Ece Hanım'ın kalemi de yine esprili, yine sevgi dolu, yine eğitici, yine hayal gibi gerçekti.
Yavuz Kahraman, ailesi ile birlikte taşındıkları yeni mahallesinde, yeni apartmanında, yeni okulunda neler yaşadı? Yaşarken neler hissetti?
Okuyunca onunla yaşadım, okuyunca onunla güldüm, onunla meraklandım, onunla üzüldüm, onunla başardım. Ben okudum, sıra oğlumda... ;)))
Hüseyin, ah canım Hüseyin. Kendimden bir parça, babamdan, kardeşimden, annemden birer parça gördüğüm Hüseyin… seninle tanıştığım için çok mutlu oldum.
Hüseyin bir kızı bir oğlu olan, kendi rutinine her gün hiç sapmadan bağlı kalan, işini doğru yapan ve kendisini sorumluluklarından bir adım sonrasına koyam bir aile babası. O bu rutininden,