İçim ona nehirlerin denize aktığı gibi akıyordu...
.. unutulmayacak yalnız o kaldı. Ondan öte göklerde yıldızlar mı vardır? Denizlerde vapur mu? .. Hatta geceleri doğmadığı için güneş de yoktur. Hele ay! On beş gün olmayan, gündüzleri pek nadir, soluk gözüken bu acayip şey de mevcut mudur? Bunları bile unuttuğum dakikalar oldu. Ah, şu dünya yüzü, ne güzeldi! Ne yalanlar uydurulabilir. Ay, güneş, yıldız,
kuş, ıslık, keman, vapur gibi hakikatler bile yalan olabiliyordu.
Ah şu dünya yüzü, ah şu insan!..
Kimseye doğduğunda yol haritası olsun diye hayat bilgisi kitabı verilmiyordu. Yaşadıktan sonra o kitabı kendi yazıyordu. Ancak parmak izi gibi her kitap farklı oluyor, kimsenin işine yaramıyordu. Sadece başlık aynıydı: Ah Yalan Dünya.