"Teselli bulmak için, karısına bir çocuk daha vermeyi uygun buldu."
"Ne?! Zavallı Mme de Monserfeuil yine mi hamile?" diye haykırdı prenses.
"Tabii ya," dedi düşes, "zavallı generalin hiç yenilmediği tek bölgedir."
Duasını, ilencini “iyi kötü” bitirip göğe açtığı ellerini yüzüne çaldığı zaman, dışarıda yatsı ezanı yeni okunuyordu. “Tüüüh!” dedi. “İşte böyle bizim işler! Sakatlaya sakatlaya bir namaz kıldık, onu da vaktinden önce kıldık!.. Tüüh!.. Kıblemiz bari doğru olsaydı! Tüüüh!
Hocam kusura bakmayın kendi sevdiğim kitabı okumayı daha bırakamadığım için sizin sıkıcı kitabınıza henüz başlayamadım bu hafta ben anlatamam ahahahahahah
Ne şairlerin alayları, ne vaiz papazların öfkeleri ve ne de cildin zamanından evvel harap edilmemesi için yapılan uyarılar, kadınları yüzlerine başka bir renk ve hatta kısmen başka bir biçim vermekten alıkoyabiliyordu.
Bütün dünya benliğimin bir parçasından öte bir şey değildi:Bana, duygularıma, aklıma bağlıydı. Şeyler benim hareketlerimle doğuyor ve yok oluyordu. Döndüğümde tekrar doğuyor, bıraktığımda ise bir kez daha yok oluyorlardı. Gözlerimi kapattığımda bütün renkler ölüyor, kulaklarımı tıkadığımda ise hiçbir ses, gürültü ya da melodi evrendeki sessizliği bölmüyordu. Ve nihai sonuç: Ben öldüğümde bütün dünya ortadan kalkacaktı. İçimde kalan son kuşku: Diğerleri gibi mi ölecektim? Düşüncemin düşünmeye son vereceğini düşünebilir miydim?
—G: Ah Kenan Kenan neredesin?
—Ben: Kenan kim?
—G: Şerefsizin biri
—Ben:?
—İ: Bu erkeklerin hepsi böyle. Başlarda senden iyisi yok sonra da *** giderler. Gökhan da öyle yaptı. ******senin Gökhan.
—Ben: Anlatın bakalım. Vuu pişti. Şanslı günümdeyim.
—G: Kenanla pavyonda tanıştık. (Elini artık kenarları sakallaşmış yüzüne götürerek) Ben çok
Bugün erkekler ve kızlar olarak bakım ve kozmetik ürünlerini konuştuk ama ciddi söylüyorum erkeklerle bu konuyu konuşmak daha eğlenceli vahahahahahahahah