Belki basit görünür bu sözler, ama doğruluğun, onurun, dürüstlüğün ve nezaketin, hayatta başarıya ulaşmanız için en emin araçlar olduğunu gösterirler. Şu çıkarcı dünyada bir sürü adam size duygulara bağlı kalınarak ilerlemenin mümkün olmadığını, fazla saygı gösterilen ahlâk kurallarının insanın önüne engeller çıkardığını söyleyecektir; kendileri için bir fayda taşımadığı bahanesiyle küçük bir çocuğun kalbini kıran, yaşlı bir kadına kabaca davranan, iyi yürekli bir ihtiyarın yanında bir parça oturmayı katlanılamayacak bir sıkıntı olarak düşünen terbiye yoksunu, kıt görgülü, geleceği görmeden âciz ne adamlara rastlayacaksınız; daha sonra, bu adamların aşamadıkları dikenlere takıldıklarına, bir hiç uğruna hayatlarındaki başarı şansını elden kaçırdıklarına tanık olacaksınız; oysa o dediğim karşılıklı görevler kuramına kendini baştan alıştırmış kimse, hayat yolunda hiçbir engelle karşılaşmayacaktır; belki amacına erişmesi biraz gecikecektir, ama başarı şansı tam olacak, başkalarının toplum içindeki yeri yıkılırken onunki sağlamlaşacak, kalacaktır.
Reklam
Sosyal bilimler ile ahlak felsefesi arasında ne fark vardır? bir konu farkından çok, bu konuya yaklaşım tarzı farklılığıdır. Sosyal bilimler gerek bireysel, gerek toplumsal; gerek normal gerek anormal, ekonomik, toplumsal, siyasal vb. insan davranışları ile, onlara ilişkin olgusal gerçekleri sergilemek; insanların nasıl ve neden dolayı o davrandıkları biçimde davrandıklarını göstermek; bu davranışlarına ilişkin modelleri ve yasaları -eğer varsalar- ortaya koymakla ilgilenirler. Oysa ahlak felsefesi, insan davranışlan ile bu davranışların doğru mu yanlış mı, iyi mi kötü mü olduğu sorusunu sorarak ve buna ilişkin birtakım değerlendirmelerde bulunarak ilgilenir.
Sayfa 128 - Serbest akademiKitabı okuyor
Dinsiz bir anarşistin vicdanını tahlil edersek, haklı olduğunu tamamen görürüz. Böyle bir dinsiz'in kanaatine göre bütün ulviyetler hakikatten mahrum ve hayalin mahsûlüdürler. Hakikî olan şey tabiattan ibarettir. Ukbâ, fazilet, uhrevi mükâfatlar, ahlâk; bütün bu kelimeler bir hilekârlar gürûhunun insanların ekseriyetini esir gibi istihdam için icad ettikleri şeylerdir. Şu halde "beşeriyet ideali" yerine her ferdin şahsi ideali kaim olur. Her insan, şu dünyada kayıtsız şartsız mes'ûd olmak ister, bundan başka saâdet şekli de yoktur. Lâkin insan cemiyetlerinin mevcut şekilleri, dinî kanunları, itikadları bu emele ve arzuya muhaliftir. Demek ki bir anarşistin bir bomba ile binlerce adamı mahvetmesiyle bir zelzele, bir yanardağ fışkırması arasında hiçbir fark yoktur!
Sayfa 68
Ahlâklılık erdemliliktir. Aklın istediği, zevklerle ihtirasları bırakmaktır. Tabiata uygun yaşamak, nefse bağlı isteklerin hepsini bırakmak, hayatın akışına teslim olmaktır. İstek, insanı nefsine esir eder. Onu ortadan kaldırmakla, iç ve dış esirlikten kurtulmuş oluruz. Böylelikle insan, tam olgunluğa ulaşır.
Sevinçlerimizi başkalarıyla ve en çok sevdiklerimizle bölüşmek, mutluluğa ulaştırıyor.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.