Merhaba arkadaşlar. Hepimize mutlu akşamlar ve iyi hafta sonları dilerim. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisine başlıyoruz. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış
Efendim yazarın kitapları bolca iğne barındırıyor. Okurken öyle bir insan hikayesi deyip okuyup geçmiyor, geçemiyorsunuz. Sanırım güzel yanı da bu. Bu kitapta şöyle bir durumda oldu benim için karakterin babası ile olan durumu, hesaplaşması, öfkesi. Yani sanırım her satırda bu ben dedim. Gerçekten bende onun gibi yapabilirim.
.
.
.
.
Konudan nasıl bahsetsem azıcık bilemedim. Bir bacağı olmayan, kötü şöhretli bir anneden doğan, yatalak bir babaya bakmaya çalışan, yine kendi gibi tamamen toplumdan dışlanmış bir kadına aşık olan adam kuklacı. Aşk denir mi bilmem. Aklı gel git diye konuşulan. Akıllı kim deli kim ? Nasıl karar veriliyor merak içindeyim. Huzursuz etsin beni bir yoklasın, fikirlerimi tartsın derseniz kuklacı ile bu yola çıkın derim..
Bu kısımda iki nokta üzerine durulacaktır. İlki Lennie ve George arasındaki arkadaşlık çıkara dayalı bir arkadaşlık mı? İkincisi Lennie ve George katil mi?
Birinci soruya cevap olarak George ve Lennie arasında arkadaşlıktan daha öte bir ilişki mevcut, öyle ki George hiç inanmadığı bir hayali (kendi çiftliklerinin olması hayalini) gerçekleştirmeye
Ortaçağ’da Almanya’nın Westfalia bölgesinde bir yeraltı mahkemesi faaliyet göstermeye başlamıştı. Çok gizli ve sırlarla dolu bir örgüttü bu. Adı Vehm’di, ama bu sözcük Almanca değildi. Kimileri bunun Almanca ‘Fahne’ (Bayrak) sözcüğünden, kimileri de Latince ‘Fame’ (Şöhret) sözcüğünden geldiğini söylüyorlardı. (Vehm Almancada FeMe diye okunuyor.) Bu kuruluşun geçmişi Knights Templars Şövalyeleri’ne ve Haçlı Seferleri’ne iniyordu. Aralarında yaptıkları gizli seçimlerle kendilerine kimlikleri çok az kişi tarafından bilinen başkanlar seçiyorlardı ve bunlara akıllı adam anlamına gelen ‘Fehm’ diyorlardı. (...) Bu gizli örgütün çalışma yöntemi de tıpkı Hassan Sabbah’ın Alamut’ta kurduğu Şii Haşhaşin ve/veya Batı’daki adıyla Assasin Örgütü’nün uygulamalarına uyuyordu. Hassan Sabbah da ‘Fehim’di ve ‘Vehm’ (şüphe) altına aldığı kişileri kendi gizli mahkemesinde yargılayarak öldürtüyordu. Almanların ‘Kutsal Vehm’ (Fe Me) mahkemesi de aynı şekilde zan altına aldığı kişileri yasal mahkemelerin dışında kendi gizli yeraltı mahkemesinde yargılayarak öldürtüyordu. Günümüzün moda deyimiyle ‘Kutsal Vehm’ bir tür ‘Yargısız İnfaz’ timiydi.
Akıllı adam gerektiğinde eski düşmanından yardım isteyebilir. Evvelce ona karşı beslediği güvensizlik hissi, asla ileriyi görmesini engellemez. Uyanık kişi korktuğu bir felâketi başından atmak için düşmanından da yararlanmasını bilendir. Yeter ki tedbirli ve soğukkanlı davransın. Mutlaka amacına erişir.
Oyunun kuralı bu biri gider biri gelir
Çevremde çok kız var...
Sırasını beklesin herkes size özel çok zamanım var
Nereye kadar vur kaç ve saklan
Uslanırım adam akıllı bi kız bulsam
O gün gelene dek bu eğlenceden bıkmam
Eylemlerim devam eder evlenmeden durmam