Güneşin acımasız bir yargı gibi yaratıkların üzerine saçtığı bu soğuk aydınlıklar, gözlerimden içime akıyor; yoksullaştırıcı bir ışıkla aydınlanıyorum.
Ormanlar şahane karanlık ve derin.
Ama tutmam gereken sözler var benim.
Ve uyumadan önce miller boyu gitmeliyim.
Ve uyumadan önce millet boyu gitmeliyim.
~ROBERT FROST
''Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?"
Beni hasta ya da kısıtlı ya da mutsuz kılacak transa girmeye yönelten önermelerini reddediyorum. Katı-katı kaskatı değilim. Tam tersi, şu anda ve buracıkta mükemmel bir yaşamın mükemmel bir ifadesiyim. Bir yılan kadar bükülgenim bu sabah.Sıfır acı, sıfır rahatsızlık. Sağlığım mükemmel, enerji doluyum, keskinim, uyanığım, dinlenmiş ve uçmaya hazırım!
Bir tarafı de-hipnotize numarasını uyguladığını biliyordu, diğer tarafıysa işe yarayıp yaramayacağını merak ediyordu. Ve çok şaşırmasına rağmen yaradığını anlıyordu.
Senin gözlerin farklı... Özgürlük,aşk,tutku vaat ediyor. Keşfedilmemiş bir ada gibisin. Sende sürprizler bitmiyor. Planlanmış bir hayatı yaşamaya başlamadan, ruhumu yüz seksen metrekareye hapsetmeden önce seni yaşamak istiyorum
+ Nen var Zeze?
- Hiç. Şarkı söylüyordum.
+ Şarkı mı söylüyordun?
- Evet.
+ Öyleyse ben sağır olmalıyım.
"İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim."
Fakat asıl Macide'nin eve gelişi ile Mümtaz iyileşmiş. yüzünü güneşe çevirmişti. Onun eline geçene kadar Mümtaz, herşeye küskün, etrafa kapalı, gökten yalnız felaket bekleyen bir mahluktu ve bunda da haklıydı.