Beni böyle arkasında sürükleyen
Kendi kaderim değil ki;
Benim asıl kaderim
Kuytu bir göl kıyısında şimdi belki
Dalakalmış tatlısu balıklarına,
Beni unutmuş.
Ama bir gün
Benim asıl kaderim,
Hiç yoktan bir sızı duyacak içinde
Aklına ben geleceğim o zaman;
Bir deli fırtına gibi yamaçlardan
Esip de yalım yalım
<<--- Nerdesin>> diye seslenecek <<nerdesin
Varlığından habersiz yaşadığım
Kaderini gezen adam?.>>
İşte o gün
Omuzları sıcak,
Omuzları çıplak dört köylümün
Omuzlarında görünce beni
Ağlıyacak
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
İnsanlar yardıma meraklı olduklarından -sırf kendilerini olduklarından daha üstün hissetmek İçin- kütüphanedeki içimi bana geri verecekler. Zamanla aynı barlara, gece kulüplerine gitmeye başlayacağım; arkadaşlarımla dünyanın sorunlarından, adaletsizliğinden söz edeceğiz, sinemalara gideceğim, gül kıyısında yürüyüşlere çıkacağım.
Hap almayı akıl
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüzün ortasında,
Bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma. Gelme de.
Ben seninle arama ördüğüm duvarlarda çiçekler besliyorum...
HOMEROS, İLYADA
Her şey şiddet dolu bir günde başladı.
Akhalar’ın Troya kuşatması dokuz yıldır sürüyordu: Sık sık yiyeceğe, hayvana, kadına gereksinme duyuyorlardı; işte o zaman kuşatmayı bırakıp en yakın kentlere giderek canlarının istediklerini yağmalıyorlardı. O gün sıra benim yaşadığım kent olan Thebai’ye gelmişti. Neyimiz var ne- yimiz yok
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüznün ortasında,
Bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma. Gelme de.
Ben seninle arama ördüğüm duvarlarda çiçekler besliyorum.
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Bir şarkının nakaratında,
Bir hüznün ortasında,
bazen gülüşünde, ben geleceğim aklına.
İşte o zaman hiçbir şey yapma. Gelme de.
Ben seninle arama öldüğüm duvarlarda çiçekler besliyorum.
Yaralarım gittikten sonra senin gelmen haksızlık olur bana.