Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yakın Tarih
Bir gönül insanı olan Hocamız Mehmet Ertuğrul DÜZDAĞ, hakîkatı aynel yakîn yaşamış olan, yakın tarihe tanıklık eden, Buy-î Muhammed Mustafa aleyhisselam sahibi ile Üstad Ali Ulvi KURUCU Hocamızın tanıklık ettiği her şeye dair harika bir eser. Tavsiye ederim.
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar (5 Cilt Set)
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar (5 Cilt Set)M. Ertuğrul Düzdağ · Med Kitap · 20194 okunma
Aslında insan, gönülden ibaret değil midir? Ruhi melekelerimizin nur kaynağı olan bu billur avizenin ışıklanmasıyla, insan, insan oluyor; kararmasıyla da insanlık vasfını kaybediyor.
Reklam
Yaklaşık elli yılda pek bir şey değişmemiş demek ki
Yahu bizde herkes herşeyi biliyor. Peşin hükümlü... İhtisas isteyen bazı mevzular vardır. Bu mevzularda bilen tarafın konuşması, karşı tarafın susup dinlemesi lâzımdır. Din ve siyaset, ihtisas isteyen iki mühim mevzudur. Fakat maalesef ikisinde de herkes konuşur.
Sayfa 253
İşte Yahudi devleti Müslümanların ortasına bir çıban gibi kuruldu. Ortadoğu milletlerine gardiyanlık yapmakla vazifelidir. Koca Amerika, İsrail'in bir vilayeti gibi çalışır.
Sayfa 245
İslam dünyasındaki çöküntü, zaaf, çözülme, pörsüme sadece askerî sahada olmamıştır. Ruhî sahada, ahlâkî sahada olmuştur. Samimiyetsizlik makam mevki uğruna tavizler vermek, daha ileri gidip şahsiyetini, imanını feda etmek, alıp yürümüştür. Bu illetler devam etmektedir. İnsanı üzen budur.
Sayfa 238
“Her eser, güttüğü davadan alır kıymetini.” Ali Ulvi Kurucu
Bir sanat eseri, devri tarafından unutulabilir, yasak edilip ortadan kaldırılabilir, fakat esas olan cevher ölümsüzlüğü yenmesini her zaman için bilmiştir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Ahmed Bey, camide cemaate aksatmadan devamlı gelenlere hamamü'l-mescid derler, mescidin kuşu, güvercini demek; ben de size hamamü'l-Haremeyn diyeceğim. Haremeyn' in Mekke'nin Medine'nin güvercini diyeceğim.
Sayfa 190
Bir mesai de bize düşsün
Ey Allah 'ın Resûlü! Ben dertliyim, benim derdime deva ol. Ey Allah' ın Habibi! Bu isyanı ve günahı çok olan ümmetinin elinden tut. Senin gibi bir şefaat kaynağı varken ben gidip de kime yalvarayım. Ben, yüce Peygambere âşık ağlayıp inleyen bir bülbül gibiyim. Evet, suçum ve günahım çoktur; ama buna rağmen Hz. Peygamber 'in cemaline hayranım. Ali Ulvi Kurucu
Madem bu kâinat, gayet muntazam bir memleket, gayet muhteşem bir şehir, gayet müzeyyen bir saray hükmündedir. Elbette onun bir hâkimi, bir mâliki, bir ustası vardır. Madem böyle haşmetli bir Mâlik-i Zülcelal, bir Hâkim-i Zülkemal, bir Sâni'-i Zülcemal vardır. Hem madem umum o âleme, o memlekete, o şehre, o saraya alâkadarlık gösteren ve havas ve duygularıyla umumuna münasebettar ve nazarı küllî olan bir insan vardır. Elbette o Sâni'-i Muhteşem, o küllî nazarlı ve umumî şuurlu olan insan ile ulvi, a'zamî bir münasebeti bulunacaktır ve ona kudsî bir hitabı ve âlî bir teveccühü olacaktır. Hem madem Âdem aleyhisselâmdan şimdiye kadar şu münasebete mazhar olanların içinde âsârının şehadetiyle, yani küre-i arzın nısfını ve nev-i beşerin humsunu daire-i tasarrufuna aldığı ve kâinatın şekl-i manevîsini değiştirdiği, ışıklandırdığı gibi en a'zamî bir mertebede o münasebeti Muhammed-i Arabî (sallallahu aleyhi vesellem) göstermiştir. Öyle ise o münasebetin en a'zamî bir mertebesinden ibaret olan mi'rac, ona elyak ve ona evfaktır.
ŞEHADET VAKTİ
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.
Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Velî kimdir?
Evet velilik alâmeti, ne taçtır, ne hırkadır, ne kisvedir, ne alkıştır, ne de şan ve şöhrettir. Veli, kendisini gördüğümüzde kalbimizdeki aksi, uyandırdığı intiba, duygu nedir, ona bakilacak...
Sayfa 314Kitabı okudu
Tarihi bir film çekmek zor iştir. Konu Atatürk ve yakın tarih ise daha da zordur... Filmde Onuncu Yıl marşı ile Dağ Başını Duman Almış marşı için çok özenilmiş sahneler hazırlanmıştı. Mirasçılarından saygıyla izin rica ettik. Mirasçıların temsilcileri yüksek telif ücreti istedi. Bizi ücretin yüksekliği değil, artık millete mal olmuş olan bu marşlar için para istenmesi şaşırttı. Dağ Başını Duman Almış marşı bir İsveç halk müziğidir. Selim Sırrı Bey'in aktardığı bu müziğe Ali Ulvi Elöve söz yazmıştır. Bu marşın yalnız müziği için de ücret istediler...
Sayfa 101 - Bilgi Yayınevi, Ankara, 13. Basım: Kasım 2017Kitabı okudu
Aşk demek, insanı sürükleyen güç demek. İnsan, onun peşinden gider. İrade ideal olur, ideal irade olursa bunlar aynı şeydir. İrade aşk olursa, önüne geçilmez. Ama aşk irade olursa da, önünde durulmaz.
Sayfa 143Kitabı okudu
296 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Seni seven bu kadar güzelse acep Sen ne kadar güzelsin Yâ Resulullah
İlk defa bir inceleme yazmakta bu kadar acele ediyor ve sabırsızlanıyorum. Bugüne kadar okuduğum yazar ve şairlerin yalnızca şiir olan tarafıyla ilgileniyordum yani etkilendiğim şey yazar değilde yazdıklarıydı. Fakat Ali Ulvi Kurucu'da yani okuduğum her satırda acaba nasıl biri, acaba nasıl yazmış bu dizeleri?.. Kim bu mübarek zât diye merak
Ali Ulvi Kurucu’nun Ardından
Ali Ulvi Kurucu’nun ArdındanKolektif · Marifet Yayınları · 20031 okunma
Ona göre alim demek, Peygamber varisi demekti. İlmin ve alimin kıymetinin bilinmediği, içinden çekilip alındığı toplumlar en büyük musibetleri uğramış, fakirlikler içinde yüzen toplumlardı. Hemen belirtmek gerekir ki, ilim ve alim değerlendirmelerinde üzerinde durduğu konuların başında bilgi çokluğu değildi vurgu yaptığı. Amele dönüşebilecek bilgi. Yani bilgi, amel, ihlas ve feraset. Eski alimleri anlatırken dikkat çektiği hususların başında onların ilim ve faziletleriyle birlikte feraset sahibi olmaları da gelirdi. Feraset sahibi olmayan alimlerin yakın tarihimizde nasıl kullanıldıklarını ve halkı da yanılttıklarını acı misallerle anlatırdı. Onun için genç ilim erbabından istediklerinin başında ilim ve amelle birlikte, feraset sahibi, yani öngörülü olmalarıydı. Onun günümüz alim ve cemaat önderlerini değerlendirirken üzerinde durduğu hususlardan birisi de, sırat-ı müstakim, İslami çizgideki hassasiyetleri ve ilimleri yanında, siyasi şuur, günün meselelerini doğru algılama, yorumlama ve çözüm üretmedeki yaklaşımlarıydı.
Sayfa 115Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.