Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üzmüşler çocuğu, diğer çocuklar. "Senin baban çöpçü, sen de pis kokuyorsun” demişler. Vicdan duygusu tam gelişmemiştir okul öncesi çocuklarında. Zaman zaman böyle acımasız olabilirler. Kırmışlar yavrucağın kalbini. Konuştum babayla. Çok üzüldü, çocuğunun üzülmesine. Dağ gibi adam gözyaşlarını ilk kez ayırdı gözlerinden belki de. “Üzülmek
"İnsanların düşünceleri başkalarına ait kanaatlerdir, yaşamları taklittir, tutkuları alıntıdır."
Sayfa 15 - Henkel
Reklam
Hıdırellez:
"Bugün Hıdır ve İlyas buluşacak. Hızır, aşktır, düşmüş yollara, sana da görünür, ona da, bana da. Nereden gelip kime görüneceği belli olmaz. Belki de bir selamda. Aç kalbini, kapa gözünü düş yola. Rast gele, sefa gele, hoş gele. Hızır yoldaşınız olsun." Alıntıdır.
İnsanların çoğu başka insanlardır aslında. Düşünceleri bir başkasının fikirleri, hayatları bir taklit, tutkuları birer alıntıdır.
Sayfa 116
Aynen...
Köleleştirildiği andan itibaren halk özgürlüğünü öyle çabuk ve kesin şekilde unutur ve bu insanlar öyle özgürce ve gönüllüce kulluk ederler ki, bu insanlara baktığımızda sanki özgürlüğünü kaybettiğini değilde köleliğini kazandığını sanırsınız. [Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev'den alıntıdır]
141 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Arka kapaktan alıntıdır: “Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. ‘Hep kötü, sakat şeyler mi göreceksin?’ diyorlar. ‘Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan, bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?” (“Bahtiyar Köpek” adlı öyküden)
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,4bin okunma
Reklam
127 syf.
8/10 puan verdi
Venüs Üçgeni
Erotik Hikâyeler; Anaïs Nin (21 Şubat 1903 - 14 Ocak 1977 İspanyol, Küba ve Danimarka kökenli Fransız yazar. Günlükleri ve erotik yazılarıyla tanınır. Günlükleri 11 yaşından başlayarak ölümüne kadar 60 yıldan uzun bir dönemi kapsar. Uzun yıllar Anaïs Nin aynı anda iki kişiyle evli kalmıştır. Bir sanatçı ve bankacı olan ilk kocası Hugh Guiler ile 1923'de evlenmiştir. 1955 yılında Guiler ile evliliği sürerken evlendiği Rupert Pole ise bir orman memuruydu. Her iki adam da Nin'in ikili yaşantısından bihaberdi ve 1977'de Nin'in ölümüne kadar tanışmamışlardı. 1985 yılında Hugh Guiler'in ölümünden sonra Nin'in günlükleri Rupert Pole'un izniyle eksiksiz halleriyle yayımlanmıştır. tr.wikipedia.org/wiki/Anais_Nin sayfasından alıntıdır VENÜZ ÜÇGENİ kitabının yazarı hakkındaki bu bilgiler. VENÜS ÜÇGENİ Hikâyeler; Türkçemize çeviren: Mustafa Deniz; Limbo Yayınları / Birinci baskı Nisan 1992 ; 127 Sayfa (Pazar,26 Nisan 2015) Dün akşam devrettim Anaïs Nin'in VENÜS ÜÇGENİ başlıklı erotik hikâyelerini anlatan bu kitabını. Kitabı merak ediyordum bir süredir. Okudum; iyi geldi bana mamafih tür olarak erotik hikâyeler söz konusu olduğunda aklıma Giovanni Boccaccio'nun DECAMERON başlıklı eseri geliyor. Bundan böyle aklıma iki kitap gelecek.
Venüs Üçgeni
Venüs ÜçgeniAnais Nin · Limbo Yayınları · 1992183 okunma
“İlk defa İsveç'te bir kızla çıktık. Muhabbet ediyoruz, kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor ama işimi sormuyor. Ben alışmışım Türklere, "Adın nedir?"den sonra ikinci soru "İşin nedir?" Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik hâlâ "Sen ne iş yaparsın?" demiyor kız bir türlü. En son ben sordum, dedim ki "Ya her şeyi sordun da, 'Sen ne iş yaparsın?' diye sormadın." Dedi ki kız "Ne iş yaptığını sorarsam dolaylı olarak sosyal statünü, kaç para kazandığını da sormuş olurum. Ayıptır. Ben paranı, statünü merak ettiğim için değil seni merak ettiğim için buradayım." O gün anladım ki bizde kast sistemi var. Atasözümüz var "Davul bile dengi dengine" diye. Meğerse her davul denkmiş. Başka gün yüksek mühendis bir amcayla tanıştım. Ne projeler yapmış. Tüneller, köprüler, havaalanları... "Senin yaşında oğlum var" dedi. "O da mühendis mi?" dedim. "Hayır işçi, duvar ustası" dedi. Dedim "O nasıl oldu, mühendisin oğlu işçi olur mu? Bizde olsa babam döve döve okutur mühendis yapar." Adam kızdı "Niye öyle diyorsun? Benim oğlum çok iyi bir duvar ustasıdır. Zorla kötü mühendis olacağına, iyi bir duvar ustası olmasının ne kötülüğü var?" dedi. Adam gurur duyuyor oğluyla. Utandım. Utandım çünkü biz toplum olarak buyuz. Böyle yetiştik, yetiştirildik. Bizde kast sistemi var. Mühendisin oğlu gerekirse zorla kötü bir mühendis yapılır, iyi bir duvar ustası olmasına izin verilmez…” 🌻 Alıntıdır.
“Siyonizm, 1880’lerin başında Bulgaristan’da, bir ulus olarak Osmanlı boyunduruğundan kendilerini kurtardıklarında ortaya çıkmış, Avrupalı Yahudileri Kutsal Topraklar’a göndermeyi planlayan, politik bir hareketti. 1895 yılında yayınlanan Plovdiv’deki ilk Siyonist gazetesi Yahudilerin “hayatlarını Suriye ve Filistin’de tarlalarda, tarımsal işlerde kurabileceklerini” öne sürmüştü.” Yukarıdaki kitabın 113. Sayfasından bir alıntıdır. Sadece bu alıntıya ulaşan kişiler tarafından okunup birçok kişinin bilmediği ve tarafımca bilinmesi gerektiğini düşündüğüm bu alıntı, belki akıllarda bir kaç “doğru” soru yaratır diyeydi. Ama kendime defalarca kez sorduğum ve hali hazırda araştırmasını yaptığım soruları da eklemek istedim: Nazi oluşumu mu daha acımasızdı yoksa İsrail oluşumu mu? Yahudiler neden kendi yaşadıkları tüm acıları göz kırpmadan başka bir topluma yaşatabildiler? Yahudiler ve Arap kökenliler Filistin’de kardeşçe yaşıyorlardı da, birbirlerine üçüncü kişiler tarafından mı düşman oldular?
İmitasyon asıl değildir ...
Çoğu insan başka insanlardır. Düşünceleri bir başkasının fikirleri, yaşamları bir taklit, tutkuları birer alıntıdır."
Reklam
Adı alıntıdır, Gerçekleşecek kesindir.
Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiç bir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok.
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla İmtihanı "GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON:
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.