Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim de mutluluktan bir payım varsa, o da seni mutlu görmekten ibarettir
Sayfa 5 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Korkunç,ama Ali’nin Haydar’ı sevebilmesi için delikanlının ölmesi gerekiyordu.Sevebileceği Haydar,ancak Haydar’ın anısı olabilirdi.Anısı,yani Haydar’ın tümüyle Ali’ye ait,istediği gibi şekillendireceği,asla değişmeyecek soyutlaması!Ölü-seviciler değişiklikten nefret ederler.İçlerinin rahat edebilmesi için,hayatı bizzat ve mutlak surette kontrol altında tuttuklarına inanmalıdırlar.Bu aynı zamanda ,insanlar,ölü-sevicinin onayından geçmemiş,kendi icatları olmayan bir yoldan mutlu olamazlar demektir.Neden?Öyle bir mutluluk olamaz çünkü !Mutluyuz diye iddia edenler,sapıktırlar,’doğa’yasalarına karşı geliyorlar demektir.Cezalandırılmaları vaciptir.”
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Gelinliğin tellerinden, pullarından başkasını düşünmeyen, kocaların boylarından poslarından, kaşlarından gözlerinden, kısaca güzelliklerinden başka şeyler akıllarına gel meyen kızlar ne kadar mutludurlar. Mutlu olmak, rahat yaşama için erkekler de işte böyleleriyle evlensinler. Şöyle güzel olsun böyle olsun diye anlattıkları akrabalarına, şu kadar budala olsun bu kadar hissiz, düşüncesiz olsun diye de ısmarlasınlar.
Sayfa 64
Benim aradığım artık hayat arkadaşı, can, canan değildi. Eve bir erkek, çocuklarıma bir babaydı. Kendime bir eş, yoldaş olarak görmeye asla cesaret verilmeyen bir adamı bari bir velinimet gibi görerek sevmek ve ona o şekilde olsun hürmet etmek için ne kadar çok çalıştım bilsen! Lakin kendim için tahammül ettiğim, bir eş olarak hoş gördüğüm halleri, bir babada, bir aile babasında mümkün değil affedemiyorum. Kendi mutluluğumu feda ettim, mutluluk ümidimi unuttum. Lakin evlatlarının istikbalini fedaya razı olacak bir anne düşünülebilir mi? Tek ümidi onların mutluluğu olup terbiye ve eğitimleriyle övünerek, ancak o şekilde mutlu olmaya ümitli bir anne, onların önünde terbiye ve ahlaklarını bozmaya neden olacak bir örnek bulunmasına nasıl razı olur?
Gelinliğin tellerinden,pullarından başkasını düşünmeyen ,kocalarının boylarından poslarindan,kaşlarından gözlerinden ,kısacası yüz güzelliğinden başka şey aklına gelmeyen kızlar ne mutludur.Mutlu olmak,rahat yaşamak için işte erkekler de böyleleriyle evlensin.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Haklılığın Zirvesinden Seslenen Abla!
Ne yapayım o göz alıcı sarayı, ben penceresinden hayran olduğum zaman yanımda bir yoldaşım yoksa. Tabiatın bana hissettirdiği güzelliklerden hoşlanmaya iştirak eden yoksa... Güzel elbiseler, oyuncaklarla memnun ve hoşnut olacak yavrular olmazsa serveti ne yapayım? Ancak bulacağım hayat arkadaşı birçoklarını gördüğüm gibi çıkarsa, öyle hayat arkadaşlığının çocuklarına ben şimdiden acırım! Gelinliğin tellerinden pullarından başkasını düşünmeyen, kocaların boylarından poslarından, kaşlarından gözlerinden, kısacası yüz güzelliğinden başka şey aklına gelmeyen kızlar ne mutludur. Mutlu olmak, rahat yaşamak için işte erkekler de böyleleriyle evlensin. Şöyle güzel olsun, böyle güzel olsun diye anlattıkları yakınlarına, şu kadar budala olsun, bu kadar hissiz, fikirsiz olsun diye de ısmarlasınlar! Bunları istedikleri gibi aldatırlar, bildikleri gibi yaşatırlar. Çirkin yaşamlara tutkulu olup da ondan vazgeçemeyeceklerin Sabahat gibi bir kadını alıp bedbaht etmeye ne hakkı vardır? Niçin kendi hallerine uyacak türlüsünü aramıyorlar. Zamanında niçin işin burasını düşünmüyorlar. "Evlilik!" Oh, ne mühim mesele! Ne büyük şey.
Sayfa 48 - TİB Y.Kitabı okudu
Reklam
Mutlu bir âşık, aşkın lezzetinden, bedbaht olanı da yara ve kederinden bahsettiği halde, âşık olmayan kimse onların yanında tarafsız sayılmaz mı?
Sayfa 20 - TİB Y.Kitabı okudu
"Levayih-i hayat (hayattan sahneler) bu mutlu tablodan ibaret değildir; çeşididir, rengarenkti.
Sayfa 44
Mutlu bir aşık, aşkın lezzetinden, bedbaht olanı da yara ve kederinden bah­settiği halde, aşık olmayan kimse onların yanında tarafsız sayılmaz mı?
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
" Levâyih-i hayat ( hayattan sahneler ) mutlu tablodan ibaret değildir; çeşitlidir, rengârenktir. "
Bu adam beni o kadar mutlu edeceğine dair bir sözde bulunmadı. Zira kendisinde öyle bir şey aramamıştı. Sonra bana o yolda teminat ve vaatte bulunmadı ki şimdi sözünde durmadı, sözleşmeyi bozdu diye gücenmeye hakkım olsun.
Mümin, bir haksızlığa uğradığında ya hukuk yoluyla suça denk bir ceza ister yahut affetme yolunu seçer. O bilir ki affetmek müminlerin en önemli özelliğidir. Affetmek takvaya en yakın olan davranıştır. Ne mutlu affederek bağışta bulunanlara! Ne mutlu bağışlayarak affın yolunu tutanları!
217 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.