Nihayetinde Hz. Ali, asıl söyleyeceği sözü söylemeye başladı: "Ey Zübeyr! Hatırlıyor musun, sen ile Efendimiz bir gün Medine'de Ganemoğulla- rı'na ait bir bahçede oturuyordunuz. Ben sizin yanınıza doğru yaklaştım. Efen- dimiz beni görünce gülümsedi, sen de gülümsedin. Allah Resûlü sana sordu: Ey Zübeyr! Ali'yi seviyor musun?' Sen dedin ki: 'Evet Yâ Resûlallah! Seviyorum, hem de çok seviyorum.' Efendimiz (sas) o anda sana döndü ve dedi ki: 'Ey Zü- beyr! Unutma, bir gün Ali ile sen karşı karşıya gelip birbirilerinize kılıç çekeceksiniz. O gün sen haksız olacaksın, Ali ise haklı olacaktır."(81) Ar- dından Hz. Ali, şunları da ekledi: "Ey Zübeyr! Şimdi söyle Allah aşkına, bu sözleri hatırladın mı?" Hz. Zübeyr bir anda geçmişe doğru pencere araladı ve bu söylenenleri çok iyi hatırladı. Evet, nasıl unutmuştu bunu? Bir anda kılıç elinden düştü, yere çömeldi, elini başının üstüne koydu ve tüm bu söylenen- leri bir kez daha hatırladı. Öylece biraz kaldı, sonra ayağa kalktı, gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Ali'ye döndü ve gözyaşları içerisinde dedi ki: "Ey Ali! Artık, bana dünyaları dahi verseler ben sana karşı asla savaşmam." Araların- da geçen bu konuşmalardan sonra Hz. Ali kendi askerlerinin içerisine, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr de geriye, askerlerinin yanına çekildiler. Hz. Zübeyr döner dönmez atını hazırlamaya başladı. Kendisine hatırlatılan ve gayet de iyi anımsadığı o müthiş nebevi ihbar-1 gaybiden sonra artık bir dakika dahi durmadı, geldiği gibi Medine'ye geri döndü.