"Azizim! Sen tıbbıyeyi bitirince ne yapacaksın? Köye mi gideceksin?"
Öteki birdenbire boş bulunarak:
"Ne münasebet!" dedi. Sonra, pek ustaca olmayan bir ricat yaptı:
"Mamafih, icap ederse giderim!"
"İcap etmesi nedir? Nasıl icap eder? Köyün doktora ihtiyacı var! Sen gitmek istersen kimse de mâni olmaz. Ne
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri
Ruhu yok edebilirsin, etten ve kemikten örülü bedenleri birer cesede çevirebilirsin. Ama hiçbir zaman, zihninin içinde çağlayan düşüncelere hükmedemezsin. Bedenini, hislerinin gömülü olduğu bir mezara çeviremezsin. İnsan olmak kolay değil.
O şehvet denilen şey yok mu? Çok kötü bir şeydir. Ama gerçekten pistir. "Aşkın ruhu" denilen hayali kişiliğin temiz elbisesi, kötü şehvet ile kirlenince zevki kaçar; fakat o zaman hırslı insanın gözlerine perde çektiği için, adam o lekeyi göremez.
“ Sen kötülüğü yok etmek istiyorsun ama o senin içinde büyüyor. İnsan öldürmek kolay ama kan ruhuna da sıçrar. İnsan öldürenin ruhu kanar. Kötü bir insanı öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın, sonra bir bakarsın ki yok ettiğini sandığın kötülükten daha beteri senin içinde büyüyor. “
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsan, bir hayvanın can çekiştğini görünce ürperti duyar kendisi -kendi öz varlığı - gözlerinin önünde yok oluyormuş, var olmaktan çıkıyormuş gibi gelir. Ya bu can çekişen, hayvan değil de, insansa, hem de sevdiği, üzerine titrediği biriyse, o zaman, yaşamanın sona ermesinden dolayı duyulan ürpertiye üstelik, onun üstünde, ruhu yaralanır. parçalanır. Bu yara, vücuttaki bir yara gibi, kimi zaman iyi olur; ama yine de acır, dokununca acıtacak şeylerden kaçınır.