Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan; sulama, toprağı işleme, madencilik, taş çıkarma, kanallar ve demiryolları yapma, bazı hayvanları yetiştirme, diğerlerini yok etme suretiyle yeryüzünü değiştirir ve bir dış gözlemcinin bakış açısından bakıldığında, bütün bu etkinliklerle ulaşılan hedef nedir diye kendimize sorduğumuzda, yanıtın tek bir basit formülle özetlenebileceğini görürüz: yeryüzündeki maddenin olabildiğince fazlasını insan bedenine dönüştürmek. Hayvanların evcilleştirilmesi, tarım, ticaret ve sanayileşme, bu sürecin aşamalarıdır. Dünyadaki insan nüfusunu diğer büyük hayvanların nüfusuyla ve eski zamanlardaki nüfusla kıyaslarsak, "kimyasal emperyalizmin” aslında, insan zekâsının adandığı temel amaç olduğunu görüyoruz. Belki zekâ, insan yaşamının niceliğinden çok niteliği ile ilgilenerek daha değerli hedefler ortaya koyabileceği bir noktaya yaklaşıyordur. Fakat böyle bir zekâ azınlıklarla sınırlıdır ve büyük insani olayları henüz kontrol etmemektedir. Bu durumun değişip değişmeyeceğini tahmin etmeye kalkışmayacağım. İnsan yaşamının süresini azami düzeye çıkarmak gibi basit bir amacın peşindeki bizler, her durumda bu gezegendeki ilk günlerinden bu yana, canlı varlıkların tüm devinimiyle uyum içinde olma hissinde teselli buluyoruz.
Marx'ın düşüncesi
1. "bir toplumsal sistem" der Marx, "İçerebildiği tüm üretici güçler gelişmeden asla yok olmaz; maddi koşullar eski toplumun rahminde oluşmadan önce yeni ve daha yüksek üretim ilişkileri asla ortaya çıkmaz. " 2. "Ana hatlarıyla bakıldığında, Asya , antikçağ, feodal ve modern burjuva üretim tarzları, toplumun, iktisadi sisteminin giderek ileriye doğru giden dönemleri olarak nitelendirilebilir. Burjuva üretim ilişkileri, toplumsal üretim sürecinin en son karşıktlık içeren biçimidir... ; ama burjuva toplumunun rahminde gelişen üretici güçler aynı zamanda bu karşıtlığı çözüme kavuşturacak maddi koşulları yaratırlar. Dolayısıyla , bu toplumsal sistemle birlikte insan toplumunun tarih öncesi sona ermiş olur."
Sayfa 30 - Yordam KitapKitabı okudu
Reklam
Kapitalizm ve meta, anarşik iletişim teknikleri, para dolaşımının sınırsız otoritesi, güvenlik takıntısı, işte bunlar çağdaş dünyanın, tüm biçimleriyle devrim arzusunun serpilip gelişmesinin karşısına çıkardığı dört ana engeldir. Bu engeller, önüne geçilemez hakiki yaşam ve mutluluk fikrinin, tüketime dayalı bir tatmin görünüşüne indirgenmesini
İnsanlik tarihinde bütün ihtilallerin ve kötü ahlâkların kaynağı iki düşüncedir:İlki ben tok olayım , başkası açlıktan ölse bana ne . İkincisi : sen çalış ben yiyeyim .Birincisi : sosyal üst tabakaları zulme , ahlaksızlığa ve merhametsizliğe sevk etmiştir. Ikincisi : sosyal akt tabakaları kine , hasede, kıskançlığa ve çatışmaya sevk etmiştir.
Marksist İktisat
Marksist düşünce hep ikiye ayrılmıştır. Biri daha ziyade üretime odaklanır, diğeri ise tüketime: yani siyasal iktisat ve kültür kuramı. Az önce yukarıda ana hatlarıyla ortaya koyduğumuz türden bir eleştiri ilkine aittir: emeğin üretim sürecindeki rolü ve kapitalist mekânizmanın akıldışılığı. İkincisi ise ne üretildiğinden ziyade nasıl talep yaratıldığına odaklanır. Tüketiciler piyasanın onlara arzulamayı öğrettiği şeyleri arzularlar. Bu bakımdan ihtiyaç ile arzu arasındaki ayrım son derece önemlidir. İnsanların kıyafete, yemeğe, barınacak yere ihtiyaçları vardır ve ekonomi nasıl düzenlenmiş olursa olsun bunları hep talep ederler. Ancak arzunun, malların çekiciliğinin, bu taleplerin karşılanmasıyla pek de ilgisi yoktur. Bir şeyi ona fiilen ihtiyaç duyduğumuzda değil, ona dair bir ihtiyaç olduğunu keşfettiğimizde satın alırız.
Metis YayınlarıKitabı okudu
Yazılı sözcükler sözlü olanlardan maddi yapı bakımından farklıdır. Söylenen bir sözcük fiziksel dünyada zorunlu bir zaman sırasına sahip bir süreçtir; yazılı bir sözcük ise zorunlu bir uzam sırasına sahip bir dizi maddedir. Dahası onlar bir yerle sınırlı kalmayıp dünyayı dolaşabilirler.
Reklam
Belirsizlik, bir dereceye kadar tüm insani düşünme eylemleri için geçerlidir; onu sürekli azaltabiliriz ama asla tamamen yok edemeyiz.
Uzun yıllar önce yazdığı sözcüklerle karşılaşan herkes, kendi belleğinin geçmiş olayları nasıl saptırdığını farkedebilir. Bu nedenle, bilgiyi oluştururken belleğe bağımlığımızdan kurtulamamamız, bilgi olarak kabul ettiğimiz şeyin pek kesin olmadığını düşünmemizin bir nedenidir.
Ben size "zihin madden farklıdır" dersem, benim ifade etmek istediğim düşünceyle sizde uyanan düşünce arasında belki çok ufak bir benzerlik vardır, ama bu iki düşünce arasındaki tek ortak nokta, her ikisinin de aynı sözcüklerle ifade edilebilmesidir.
Eskiden eğer bir çıkarım yanlış olabilecekse o çıkarımı yapmak tehlikeliydi. Bu nedenle ortaçağ keşişleri yaşamlarında olduğu gibi düşüncelerinde de verimlilik pahasına güvenceyi aradılar.
Sayfa 108 - SayKitabı okudu
Reklam
Pratik işlerde çaresiz kalan bilgili biri, servetin içinde boğulup kalmış bir cimriye benzer.
Sayfa 123Kitabı okudu
Sözcükler, onları bizim gerçekte kastettiğimiz anlamdan daha azına mahkûm eden kimi gramatik ve sosyal gereklerden asla kurtulamazlar.
Sayfa 208Kitabı okudu
Sıradan insan bütün psikolojik sorunları sorgulamaya az çok açıktır, ama kendi ofisinden, sabah treninden, vergi denetçisinden, hava durumundan ve bu hayatın diğer nimetlerinden kuşkulanmaz.
Sayfa 212Kitabı okudu
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.