Gizli Tarih, kenar notu 7, Bölüm 5
"Deprendi miserum est." – 5. Bölümün başında, Francis, Bunny ile çıktığı randevunun ardından eve dönüp Henry'yi Richard'ın beynini yıkama çabalarının ortasında görünce, Henry gergin arkadaşını Latince bir şekilde sakinleştirmeye çalışır: "Henry bir kadeh almak için mutfağa gitmişti. Geri döndüğünde kadehi viskiyle doldurup
Biliyorum Sana Giden...
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sayfa 327 - Yapı Kredi Yayınları, 75. baskı, İstanbul, Mayıs 2019
Reklam
Ne tuhaf... yüzünüzü bütün ayrıntılarıyla getiremiyorum da gözümün önüne, pastanede, masaların arasından geçip gidişinizi çok iyi anımsıyorum. Biçiminizi, giysinizi görür gibiyim
"Şimdi sırası gelmişken, Kemalist, hem de sapına kadar Kemalist olduğumu açık seçik söylemek isterim. Mustafa Kemal benimle dans etti, on bir yaşında bir çocuğa insan muamelesi yaptığı için değil; eğer Mustafa Kemal olmasaydı, ben “ben” olamayacağım için Kemalistim. Eğitim görmüş, seksenini geçmiş bir kadının bu memlekette Kemalizme inanmaması tamamiyle anormal olurdu. O sırada küçüktüm ama, tramvaylarda erkeklerin oturdukları bölümü kadınların oturdukları bölümden ayıran perdeyi çok iyi anımsıyorum. Mustafa Kemal, o perdeyi de, kadınları toplum yaşamından dışlayan, karanlık köşelere kapatan bütün perdeleri de yırttı o güzel elleriyle. Kadınların her açıdan erkeklerle eşit olduklarını savundu. İşte bu yüzdendir ki, Cumhuriyet ilân edildiğinde yedi sekiz yaşında olan, onun yaptığı devrimleri kendi gözleriyle gören bir kadının Mustafa Kemal’den yana olmamasının yolu yoktur. Dikkat edilirse, Atatürk değil, hep Mustafa Kemal diyorum. Çünkü altmış yıldır Atatürk diye diye, bayağının bayağısı hamasî sözler söylendi, berbat bir edebiyat yapıldı. Atatürk adı bir yığın çıkarcı politikacının ağzında kirlendi, gerçek Mustafa Kemal ile uzaktan yakından ilgisi olmayan nerdeyse gerici bir kavrama dönüştü. Oysa gerçek Mustafa Kemal tam anlamıyla bir devrimciydi. 1789 Fransız İhtilâli kadar radikal bir değişim yaptı memlekette. Giydiğimiz kılıktan tutun da okuyup yazdığımız harflere kadar her şeyi kökten değiştirdi. İşte bu yüzdendir ki, onun devrimci kişiliğine inananların, kendilerine Atatürkçü değil de, Kemalist demelerini daha yerinde buluyorum."
Yanlış yaratılışımızın düzensizliğine bir anlam vermek için anımsıyorum şimdi.
Aleksey Aleksandroviç'e, çocuğa Anna'dan söz etmeyeceğine söz vermişti; ama tutamadı kendini, ansızın: — Anneni anımsıyor musun? diye sordu. Seryoja, çabuk çabuk konuşarak: — Hayır, anımsamıyorum, dedi. Yüzü kıpkırmızı oldu. Başını önüne eğdi. Dayısı tek bir sözcük daha alamadı ağzından. Slav öğretmen yarım saat sonra merdivende buldu öğrencisini. Öfkeli mi, yoksa ağlıyor mu, uzun süre anlayamadı. — Bir yeriniz incindi galiba, dedi. Ne zaman düştünüz? Bunun tehlikeli bir oyun olduğunu söylemiştim size. Okul müdürünüze bildirmeliyim durumu. — Bir yerimi incitseydim kimsenin haberi olmazdı bundan. Kuşkunuz olmasın. — Peki, neden öyleyse? — Rahat bırakın beni! Anımsıyorum ya da anımsamıyorum... Ona ne bundan? Niçin anımsayacakmışım? Rahat bırakın beni! "Rahat bırakın beni!" diye öğretmenine değil, bütün dünyaya söylüyordu.
Reklam
1.000 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.