Ankara'nın nüfusu 20 bin kadardı.
Evleri kerpiç, sokakları daracıktı.
Çoraktı, ağaçsız yeşilsiz, çıplak bozkırdı.
En ufak rüzgârda toz bulutu içinde kalıyordu.
Yağmurda çamur deryasıydı.
Ne otel ne lokanta vardı.
Evlerde elektrik yoktu.
Su, kuyudandı.
Ulaşım dediğin, eşek veya gıcırdayan at arabalarıydı.
İnanılması çok güç ama, sadece 16 yıl sonra bu ilkel kasabadan İstanbul'a tarifeli uçak seferleri başlayacaktı.