Nazar değer diye resmine bile Besmele çekmeden bakamıyorum…
Ve, öyle insanlar umutsuzdur, umutsuzluk delisidir, güçlerini, kuvvetlerini, yeteneklerini, bahtlarını har vurup harman savurur. Ve, öyle insanlar, yatsıda doğar, sabah ezanı okunmadan, şafak sökmeden ölür.
Sayfa 14
Reklam
Yalnız kal­mak normal bir insanın ihtiyacı, yemek, içmek gibi bir şey; yoksa, bu zorla yaşadığın toplu hayatta, insanlardan nefret eden biri oluyorsun. insan topluluğu bir zehir gibi ya da bu­laşıcı hastalık gibi ve ben bu dört yıl, her şeyden çok bu da­ yanılmaz işkenceden acı çektim. Öyle anlar oldu ki, günah­sız ya da suçlu rastladığım herkesten nefret ettim ve onlan, hayatımı çalan ve bunun cezasını çekmeyen haydutlar olarak gördüm.
"Alınmaz zevk-ı câm-ı vasl bî-hamyâze-i hicrân Alan firkat-keşândır lezzetin vakt-i mülâkâtın" [Ayrılık acısı çekmeyen kavuşmanın lezzetini nasıl idrak etsin? Acıkmadan yemeğin lezzeti, susamadıkça suyun kıymeti bilinir mi?]
Ama yaaa...
Hasret çekmeyen için vuslat nasıl bir anlam ifade etsin ki?
'' Birden o korkunç geceyi, buzların çatırdayışını, sisi, hele o hilal şeklindeki devrik ayı anımsadı. Ay, kara korkunç bir şeyi aydınlatmak için şafak sökmeden önce çıkmıştı. ''
Reklam
1.000 öğeden 961 ile 970 arasındakiler gösteriliyor.