KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri
Her suskunluğun ardında bir çığlık vardır. Sessizlik kadar dinletici olamaz oysa ki. Öyleyse her çığlığın ardında da bir suskunluk... Hep birbirini mi kovalar, hiç konuşamadıklarımızı bağırmalar? Gitmeler vardır bir de. Dur durak bilmeyen gitmeler. Siz hiç durdunuz mu? İşte duruyorum! Öyleyse ben sonsuzluğa yürüyorum. Ben hiç dönemedim, gitmelerim kaldıklarım oldu. Ben hiç gidemedim, olduğum yerde döndüğümle kalıp durdum. Ben bir kez gittim. Ben bazen durabildim. Ben bir kez dönmüştüm. Ben hep kayboldum. Hiç bilmediğimiz yerler miydi kaybolduk diyebilmemiz? Aslında dönemediğimiz yerlerdi. Öyleyse gitmiştik. Ve bunu hiç bilmedik. Biz mi basite indirgedik hayatı, yoksa hayat mı basit bir oyundan ibaretti? Hayat dediğiniz varoluş koşulunun adı değil mi? Hayatı biz basite indirgedik. Biz. Öyleyse yaşadıklarımız kadarıyla kalacağız. Bizden kalan sadece bizim bırakabildiklerimiz olacak, yaşadıklarımız bizimle yok olacak. Ama davalar hiç bitmeyecek! İki yüzüyüz bir kitabın. Hangi el tutar bizi? Ya siz yüzüstü düşeceksiniz ya biz!
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış Gözlerin bu gece çok uzaktan Geçen bir gemi
Geniş toprakları paylaşamayan iki zengin dövüşecek otomobilleriyle ortaya şereflerini koymuşlardı. Çakır Yakup'un bir güvendiği vardı. Çilli Hoca, Buick için bir muska yapmıştı. Herkes biliyordu, bu muskayı üzerine takanın, savaşa bile girse vücuduna mermi, şarapnel, top işlemezdi. Değil Buick, Alman tankı olsa işlemez.. Çakır Yakup Buick'e son bir kez daha baktı. Çilli hocanın verdiği muska gizlediği yerde duruyordu. Bu Çakır Yakup besbelli herkesi sersem sanıyordu. Elin yabandan gelmiş Çakır Yakup'u , şeyh sülalesi ocak olmuş Çilli Hocayı bilir de, bu memleketin eşrafı Rıza Bey Çilli Hocayı bilmez mi? Cadillac'ın radyatörünün içinde de Çilli Hocanın bir muskası vardı. İşaret verecek adam tabanca elinde ortaya çıktı. İki şoför de hazır olduklarını bildirdiler. Tabanca patladı. İki yandan iki homurtu duyuldu. Bütün olan biten bir dakikanın içinde olmuştu. İki araba, iki dövüşken horoz gibi birbirinin üzerine atıldı. Bir çarpışma ... İki motorun homurtusu ... Seyirciler bir çığlık koyuverdiler, kimisi başını iki elinin arasına aldı. Sanki iki araba son hızla birbirine çarpınca başka bir şey mi olacak sanıyorlardı? Ne Buick, ne Cadillac kavgadan kaçmıştı. Şimdi iki araba da parça parça olmuş, birbirlerinin içine girmişti. Yamru yumru olan iki karoser, parçalanan motorlar yere serilmişti. Çakır Yakup Bey, -Eyvah şerefim!.. Ama onunki de ... diye söylendi.
Masalar, sandalyeler, iskeleler, el arabaları kiralanıyordu. Her yer seyirci doluydu. İnsan kanı tüccarları çığlık çığlığa bağırıyorlardı: - "Kim yer ister?" Halka karşı büyük bir öfke hissettim. Onlara "Benimkini isteyen var mı?" diye bağırmak istedim.
Sayfa 144 - Kültür Bakanlığı YayıncılıkKitabı okudu
* Aile Bakanı Ayşenur İslam, üst üste yaşanan çocuk cinayetleri ve çocuk tacizleriyle alakalı olarak konuştu, " annelerin çocuklarına çığlık atmayı öğretmeleri gerekiyor" dedi. Bu çözüm önerisine NOBEL verseler, yeriydi!
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.