Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahlak Felsefesi
"Bir zamanlar, Britanya Parlamentosunun bir üyesi tartışmanın harareti içinde, "Herkesin uğruna kendini sattığı bir fiyatı vardır" diye haykırmıştı. Bu doğruysa, yani bir ayartıyla çökertilemeyecek hiçbir erdem yoksa ve iyi ya da kötü ruhun bizi ele geçirmesi, sadece hangisinin daha iyi bir teklif yaptığına ve tutarı daha vaktinde ödediğine bağlıysa, havarinin şu sözleri evrensel olarak tüm insanlar için doğru hale gelir: "Hepsi günahın emrindeler, adil olan kimse yok; hayır tek bir kişi bile yok."
Ahlak Felsefesi
"Buna karşın fedakarlıklar (kefaretler, cezalandırmalar, hac yolculukları, vs.) daima daha güçlü, tanrı katında daha etkili ve günahlardan arınmak için daha uygun görülmüştür. Çünkü O'nun isteğine sınırsız itaati daha etkin biçimde gösterirler. Böyle yararsız kendini cezalandırma durumları arttıkça ve insanın genel ahlaki gelişimi için daha hazırlıksız hale geldikçe, daha kutsal olduklarını sanırlar. Çünkü bu cezalar dünyada hiçbir işe yaramasa da zahmetli çabalara mal olduklarından, doğrudan tanrıya adanmışlık kanıtı gibi görülürler."
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
‘’ Karamanlis'in bahsettiği "Yunanlılık ahlak ve fazileti" acaba Bizans'ın sefahat, rezalet, cinayet ve fuhuş hayatı mı idi? Yoksa eski Yunan'ın homoseksüellik rezaletini Avrupa'ya miras bırakan felsefesi mi idi?’’
Din ve ahlak arasındaki bağlantı, eski zamanlarda sürekli olarak kaynaşma aşamasını arttırmıştır.
"Ahlak,kelimenin en geniş anlamıyla,canı olan her şeye karşı duyulan sorumluluk demektir." Albert Schweitzer
Toplumun nasıl olması gerektiğini görmektense, Machiavelli "doğrudan olayın idealize edilmesinden ziyade fiili gerçekliğine yönelmeye" çalıştı, yani meselenin özüne inerek siyaseti ahlak felsefesi veya etiğin bir alanı olarak ele almak yerine, salt pratik ve gerçekçi bir açıdan ele aldı. Kendisinden önceki siyaset düşünürlerinin aksine, devletin görevinin vatandaşlarının ahlaklılığını geliştirmek olduğunu değil, onların refahını ve güvenliğini sağlamak olduğunu düşünüyordu.
Reklam
“TİLKİNİN GECESİ” Adlı Romandan Cümle Derlemem: / “Onun hakkında çalışma yaptığınızı söylediniz!... İyi de niye?.... Yani özelliği ne?... Daha önce de dediğim gibi, onun adını bile duymuş değilim!...” / “Çoğu kimse tanımaz zaten!...” / “Ama otuzlarda, akademik çevrelerde…” / “Bertrand Russel ondan uzmanlık alanının en yetenekli ve en yaratıcı kişilerinden biri diye söz etmişti!...” / “Uzmanlık alanı neydi?...” / “Ahlak felsefesi!....” / Yerimden kalkıp pencerenin önüne gittim. Dışarıya bakarken bir yandan düşünüyordum!... “Martineau Harvard’a gitti. Heidelberg’te doktora yaptı, Trinity Kolejinde hocalık etti ve otuz sekiz yaşında Ahlak Felsefesi dalında profesör oldu!...” / “Büyük başarı!...” / { Kitap Adı: TİLKİNİN GECESİ – Kitap Yazarı: Jack HIGGINS – Türkçesi: Serdar TUĞCU – Yayınevi: ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ – Sayfa: 012 – Cümle Derleme Çalışması: Kemal KABCIK / ANTALYA / 06 Aralık 2013 Cuma 12:28:03 }
Naziliğin bir ırkçılık ve Ari ırk kuramı,net bir yoz sanat anlayışı,bir iktidar istenci ve üstinsan felsefesi vardı.Nazilik kesin olarak Hristiyanlık karşıtı ve yeni-pagandı,tıpkı Stalin Diamat'ının(Sovyet Marksçılığının resmi şekli) açıkça maddeci ve ateist olduğu gibi.
Hayat, toplum, eğitim, ahlak ve yönetimin laikleştirilmesi dalgası; duygu ve düşüncelerin dinî ruhtan doğal olarak uzaklaşması; kasıtlı ve uyumlu bir şekilde dinî inançla mücadele ve realizm, rasyonalizm, ekonomizm, natürizm, seksualizm, Epikürizm ve son tahlilde bütün bu eğilimlerin ortak felsefesi olarak materyalizm ve ateizme genel bir
Sayfa 168 - FecrKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.