Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Millî Birlik Şartı - Galip Erdem Hepimizin bildiği, yine de çoğumuzun unutur gördüğü bir gerçeği hatırlatmanın tam zamanıdır. Milletimizin düşmanları hem sayıca çoktur, hem de güçlüdürler. Nasıl bir dünyada yaşadığımızı düşünürken, aklımızdan hiç çıkmaması gerektiği hâlde , düşmanlarımızın varlığını ve gücünü hesaba katmıyor gibiyiz.
İlahi yardımlar insanın heveslerine göre gelmez.Bazen kişinin darmadağın edilmesi bir tür yardımdır. Cenab-ı Hakk,arzu ettiğimiz ancak bize zararı dokunacak şeyleri elimizden alıp,yerine faydalı olanı koymaktadır. Bu faydalı şeyler bazen musibet, bazen hastalık, bazen de huzursuzluk ambalajına sarılı olarak bize ulaşmaktadır.
Reklam
Aynı durum, İsrail'in bizatihi ismi için de söz konusu. Kur'ân-ı Kerîm'in açık ayetlerine göre, "İsrail" kelimesi Hz. Yakub'un lakabıdır. İsrailoğulları, "Yakub'un çocukları" anlamına gelen bir tamlamadır. Bugün zulüm, işgal ve katliamla eşdeğer olarak görülen "İsrail" kelimesi de, Siyonistlerin işgali altındaki bir başka kavramımızdır. İslâm'ın en büyük peygamberlerinden biri olan Hz. Yakub'un adı, zihinlerimizde bambaşka bir şeye dönüştüyse, şöyle bir durup irkilsek yeridir. "Kahrolsun İsrail!" derken, hiç öyle bir şey kastetmesek de, aslında bir peygamberin ismini telaffuz ediyor oluşumuz ve bize söyletilen şey üzerine derin derin düşünmeliyiz.
olur.Örneğin, bir insanın yılandan ya da karanlıktan korkması için yilanla karşı laşmiş ya da karanlıkta kalmış olması gerekmez. Yilandan ya da karanliktan korkma eğilimleri, atalarımızın kuşaklar boyu süre gelmiş yaşantıları sonucu bize aktarılmış ve beyin dokumuza iş lenmiştir. Bir başka deyişle, kolektif bilinçdışının evrimi, tarih boyunca insan bedeninin geçirmiş olduğu evrimle özdeş bir bi çimde açıklanabilir. Zihin işlevlerinin organı beyin olduğuna göre, irksal bilinçdışının oluşumu da beynin evrimine doğrudan bağlıdır.
Sayfa 177Kitabı okudu
Öylesi bir demde bir yandan Cebrail tüm âlemlerin Resûlullah hürmetine yaratıldığını söylerken, Azrail onun oğullarını birer birer çekip almıştı yeryüzünden. Mal ve evlatla kibirlenen müşrikler, "Bu ne menem seçilmişlik! Kendi oğulların birer birer ölüp gitti. İlahına yalvar da onları elinden almasın," diyorlardı. Öyle ya! Evladını bile kurtaramamış biri nasıl kurtaracaktı Mekkelileri? Onlar kendilerine ölümsüzlük vaad edilmesini isteyen ve Hesap Günü'nden dehşetle kaçan insanlardı. Onlara göre oğul, neslin yürümesi ve ismin yaşatılması demekti. Herkeste olan bu nimetten bile yoksun birine mi iman edeceklerdi? İçlerinden birkaçı, "Senin soyun güdük kaldı. Sen ebtersin! İzin yeryüzünden silineceği için bize hınç dolusun!" demeye bile başlamışlardı.
Reklam
Kültürümüzün düşünme tarzına göre birtakım nesnelere ve canlılara sahip olmak bize güvenlik getirmektedir. Ama bu düşünceden doğan sayısız yapay gereksinim, bizi gerçekte gitgide kendimizden uzaklaştırmaktadır.
Sayfa 40 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
27. Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, halkı sömürerek kurdukları kölelik sisteminin yıkılacağı ve böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle, “Ey Nûh!” dediler, “Görüyoruz ki, sen de bizim gibi fâni bir insandan başka bir şey değilsin. Allah peygamber göndermek isteseydi, olağanüstü güçlere sahip bir melek gönderemez miydi? Üstelik, bu ülkede ezilen, horlanan dar görüşlü ayak takımından başka hiç kimsenin sana uymadığını görüyoruz. Eğer bu din güzel bir şey olsaydı, herkesten önce bizim gibi akıllı, zengin ve yetenekli insanlar ona inanırdı. Bize göre kişinin doğru yolda olduğunu gösteren tek ölçü, sahip olduğu güç ve zenginliktir. Sizin bize karşı bir meziyetinizi, üstün bir tarafınızı da göremiyoruz ki, onun için isteklerinize boyun eğelim. Tam tersine, bize öyle geliyor ki, sizler bu ülkede iktidarı ele geçirmek amacıyla kutsal din duygularını istismar eden, halkı kandırmak için de bu niyetini gizleyip sürekli iyi görünmeye çalışan birer yalancısınız!”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.