Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geriliğimizin işi
Dışımızda elektrik de yansa para etmez. İlle kafamızın içinde bir ışık yanmalı önce. Bu da öğretmenin işi. Bizim kuşak yakamadı bu işi. Sizin kuşak da yakamayacak. Dilerim, sizden sonrakiler bari yakabilsin.
Sayfa 161 - Yordam kitapKitabı okudu
"Buraya geldiğimizde yerlilerden ceketli tek adam göremezdin. Bir zı­bın, bir kuşak, belinde de bir bıçak... Keçi kılından çaşır giyenler zen­gin sayılırdı. Fakirler pamuktan çaşır giyerdi. Fakirin kuşağı küçük, zengininki büyük olurdu. Kuşağın arkasına sıcak tutsun diye bir keçe koyarlardı. Önde bir silahlık, meşinden. İçine sigarasını, bıçağını, malzemesini; varsa tabancasını mermisini koyardı. Bizim üzerimizde takım elbise, ceket, pantalorı vardı. Medeni bir in­san görünümündeydik. Giyimimiz, kuşamımız, yaşantımız, çalışma tarzımızla yerlilerden farklıydık. Hâlâ bir farklılık var aramızda. İzmir'den çalışmasını, üretmesini, yaşamasını görüp öğrendik. Yerli­ lerden bazıları hâlâ konuşur: ’Kahbe macurlar! Çalışıyor adamlar yahu! Herifler çalışmasını da bili­yor, dinlenmesini de!' derler önümüzden, arkamızdan."
Reklam
Efendim bizim kuşak her telden çalmasını bilir.
İnsan, şeyler arasındaki bir şey değildir; şeyler birbirini belirler ama insan nihai anlamda kendini belirleyen bir varlıktır. Mevcut yetilerinin ve çevrenin sınırları dahilinde, neyse, onu kendinden yaratmıştır. Örneğin toplama kamplarında, bu yaşayan laboratuvarda ve bu sınav alanıda yoldaşlarımızdan bazıları domuz gibi davranırken, bazılarının da aziz gibi davrandıklarına tanık olduk. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır; hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır. Bizim kuşağımız gerçekçi bir kuşak, çünkü insanı gerçekte olduğu şekliyle tanımaya başladık. Her şey bir yana, insan, Auschwitz'in gaz odalarını icat eden varlıktır; ama dudaklarında duayla ya da Shema Yisrael ile gaz odalarına dimdik yürüyen varlık da insandır..
Sayfa 126Kitabı okudu
Genel olarak, en büyük ve en sık rastlanan budalalıklardan birisi, nasıl bir yaşam sürülürse sürülsün büyük işlere kalkışmaktır. Bu işlerde en önce, bütün ve eksiksiz bir insan yaşamı hesaba katılır; oysa buna çok az kişi ulaşır. Sonra, bu denli uzun yaşansa bile yapılan planlar kısa eğimli kalır.; Çünkü uygulamaları daima sanıldığından daha çok
Yarışmak ve yarışmamak, işte bütün mesele
"Son mektubunda yazdığın şeyleri düşünüyorum birkaç gündür. Galiba kuşak farkı dedikleri şey ne demek anlıyorum artık. Mesela bizim kahramanlarımız vardı. Gençliğimizde Sezai Karakoç bir şairdi, kahramanımızdı, Malcolm X bir devrimci liderdi, kahramanımızdı, Muhammed Ali bir boksördü, kahramanımızdı, Maradona bir futbolcuydu, kahramanımızdı. Bu isimler hep bir şeylere karşı durmuş, herkesin meylettiği şeylerin dışında şeyler yapmış insanlardı."
Reklam
“Bir zamanlar nasıl ki bizim kuşak, ülkemizi, dünyayı kurtarmaya çalışıyorduysa, bu çocukların pek çoğu da yurtdışına kapağı atıp kendilerini kurtarmaya çalışıyordu.”
Sayfa 130 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
"Babalarımız kimi zaman trajik görünmeye cesaret ediyordu, çünkü bizim gibi ölümün gölgesinde yaşamıyorlardı, dünyanın sonundan söz ederken, bu sonla aralarında sayısız kuşak olduğunu hissediyorlardı -bizse yakınımızda kabul ediyoruz. Bizlerin görmeyi kabullendiğimiz şeyi babalarımız hayal ediyordu, onların hipotezi artık bizim tezimizdir, onlar ölmekle yaşamak arasında tercih yapabilirlerdi, oysa ki bizler şimdiden hayatta kalmaya çabalıyoruz."
Bizim kuşak için Gazi Mustafa Kemal Paşa, şimdi Atatürk deyince akla gelen yapay ve soyut kavram, acemice yontulmus. Çirkin heykellerde görünen çatık kaşlı devlet simgesi değil, aramızda yaşayan canlı ve çok renkli, çok çekici bir insandı. Hiç çatık kaşlı değildi. Tam tersine, hafif gülümseyen, son derece güzel bir insandı. Böylesine güzel bir insanın bu kadar çirkin heykelleri yapılmasına bir türlü akıl erdiremedim. Şehlalığın dan ötürü karışık baktığı için, sadece önündekileri değil, yanındakileri de, hattâ arkasındakileri de görebilirdi sanki. Karizma sözcüğü gelişigüzel kullanılıyor şu sıralarda. Ama asıl karizmanın ne olduğunu anlamak için, onu şöyle bir görmek yeterdi. Boyu, günümüzün ölçülerine göre kısa sayılabileceği halde, (çünkü iyi beslenme, vitaminler ve spor sayesinde, Türklerin boyu uzadı artık) Mustafa Kemal öyle biçimliydi ve öyle iyi giyinirdi ki, uzun boylu izlenimini verirdi. Benim yaşımda bir kadın, Mustafa Kemal'in salt fiziksel görüntüsünü, günümüz devlet adamlarının fiziksel görüntüsüyle karşılaştırınca, kendini biraz fena hissediyor doğal olarak.
Sayfa 160Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.