“I define personal power as a state of mind in which a person is confident he can handle whatever may come. This kind of power not only successfully deals with problems, challenges and adversity, it actually welcomes them, meets them head on, and is thankful for them. Personal power isn't the absence of fear. Even the most powerful people have fear. Personal power is the result of feeling fear, but not giving in to the fear.”
ÇOCUKLAR DURMADAN KİTAP OKURLARDI! BİRİNİ BİTİRİR, ÖBÜRÜNE BAŞLARLARDI! Hayatın ayrılmaz bir parçasıydı kitaplar! Çocuklarına kitap okurdu analar babalar! Her çocuğun başucunda bir kitap dururdu! Odası baştan başa kitaplarla doluydu! Akıllara durgunluk veren masallar, Korkunç canavarlar, zalim padişahlar, Tahta bacaklı korsanlar, kırk haramiler, Cinler, periler, bir de çizmeli kediler, Beyaz atlı prensler, pamuk prensesler, Kötü yürekli vezirler, yedi cüceler, Hırlısı hırsızı, yamyamı, yarım akıllısı, Gezer geceyarısı balkabağından arabası. Bu akşam Binbir Gece Masalları mı istersiniz, Yok ben Define Adası okuyayım mı dersiniz?
-An gelir, her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne. Doğru yolu bulmak denir buna.
Sen buna yoldan çıkmak dersin.
-Aşkta da kumarda da kaybedersin an gelir. Belki de şanstır bu.
Sen kendine şanssız dersin.
-Ayık kişi yoktur alemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette. Edep, buna "Eyvallah!" diyebilmektir.
Sen tutar,
O ki bir ihtişamlı dünyâya
Ses ve tel kudretiyle hâkimdi
Â'detâ benziyor mư'ammâya
Ulemâmız da bilmiyor kimdi
O eserler bugün define midir
Ebediyetde bir hazine midir
Bir bilen var mı nerdeler şimdi
Öyle bir mûsikîyi örten ölüm
Bir teselli bırakmaz insanda
Muhtemel görmüyor henüz gönlüm
Çok sa'atler geçince hicranda
Düşülür bir hayâle zevk alınır
Belki hâlâ o besteler çalınır
Gemiler geçmiyen bir ummanda
Mutluluk; define gibi bir tesadüf kazması darbesiyle bulunuveren bir nimet değildir. O ne şanstır, ne mirastır, ne piyangodur, ne mevkidir ne de servettir.
Mutluluk, gayretle ve irademizin kuvveti ile ele geçirilebileceğimiz bir kaledir.
2268 “Bundan dolayıdır ki hikmet-i İlâhi’ye vâkıf olan ârifler, ihsan sahiplerinin konuğu olmalıdır, demişlerdir.
2269 Sen ise öyle birinin müridi ve misafiri olmuşsun ki, denaetinden dolayı senin çalışma mahsûlün olanı elinden alıyor.
2270 Misâfiri olduğun kimse, kudretli olmadığı için seni kuvvetlendiremiyor. Sana nur vermek şöyle dursun,