Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hepimiz, demokrasi denilerek diktatörlüklerin tahkim edildiği, barış denilerek savaşların çıkarıldığı, özgürlük denilerek tutsaklıkların ve bağımlılıkların var edildiği sağlık denilerek hastalıkların üretildiği, eğitim denilerek cehaletin yaygınlaştırıldığı bir dünyayı gözlemliyoruz. Kitlelerin zihni kıyasıya savaşların verildiği bir savaş meydanına dönmüş durumda. Gerçeklerle aramıza giren algı yönetmenleri ve manipülatörler; gördüklerimizi duyduklarımızı nasıl yorumlayacağımızı belirlemek için profesyonel bir çaba gösteriyorlar.
Sayfa 5
"Eğitim demokrasi ve modern toplumun temel taşıdır."
Reklam
Demokrasi
“Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ancak toplumun kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye, yani tek bir kişinin mutlak, sınırsız biçimde iktidarı elinde tuttuğu bir siyasal sisteme evrilir. Halk övülmeyi sever. Onun için güzel sözlü halkavcıları (demagoglar) yetersiz de olsalar başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği de sanılır. Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse, oligarşi, az sayıda kişinin iktidarı elinde bulundurduğu düzen oluşur. Bu böyle devam ederse demagoglar türer. Demogoglardan da diktatörler çıkar.”
Eğitim demokrasi ve modern toplumun temel taşıdır.
Egitim, bilgi, öğrenim üzerine aşırı bir ısrardan çok, cehalete ve eğitimsizliğe sorumsuzca, hatta suç denebilecek düzeyde bir müsamaha gösterilmektedir. Oysa bugün herkes bilmelidir ki modern bir toplumun refah, ilerlerme, demokrasi, özgürlük, eşitlik içinde yaşama, diğer toplumlardan saygı görme, hatta günümüzdeki kadar zorlu bir dünyada hayatta kalma kabiliyetini belirleyen, kadınların erkeklerin, gençlerle yaşlıların eğitim düzeyidir.
Lâiklik Sanılan ve Lâiklik Gerçeği
Bir ülkede din düşmanlığı cezalandırılmıyorsa veya o ülkede bizzat devlet din düşmanlığı ya da istismarcılığı yapıyorsa, o ülke Batı ölçülerine göre laik değildir. Dinî eğitim kısmen de olsa engelleniyorsa, ibadethanelerin dokunulmazlığına uyulmuyorsa, dini törelere ve ibadetin geleneğine müdahale ediliyorsa, dini amaçla kurulan müesseselere izin verilmiyorsa, mevcutları kapatılıyorsa, dini yayın ve propagandalar yasaksa o ülkede laiklik yoktur Batı’ya göre. Böyle bir ülkenin adı laik olsa da kendisinin laik sayılması mümkün değildir. Tıpkı adı Cumhuriyet bile olsa o ülkede eğer serbest seçim uygulanmıyorsa o devletin tam ve kâmil anlamda cumhuriyet sayılamayaca-ğı gibi. Eğer fikir hürriyetine yer verilmemişse o ülkenin yönetimine demokrasi denemeyeceği gibi.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Okuyun.
Orman Bakanlığı'na ait kuruluşlarda "din eğitimi" kampları düzenleniyor. Polis bu "gerçeği" Vali'den bile gizliyor. "Yalan" bilgi veriyor. Sivas'ta yanarak ölen karikatürcü Asaf Koçak'ın cenaze namazını kıldırmayı Yerköy'deki imam ve müftü reddediyor. Ankara'nın göbeğinde bir büyük caminin imamı, Sivas olayında "köktendinci"lerin katkısından söz eden Başbakan Yardımcısı'na verip veriştiriyor. Sağlık Bakanlığı'na bağlı meslek okullarında, "şeriatçılık" ve "Atatürk düşmanlığı" eğitimin temel ilkeleri haline geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okulların önemli bir kesimi, "din eğitimi" öğretmenlerinin yönetimine terk ediliyor. Devleti "dinci güçlerden korumak" için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı; giderek devleti "dinci güçlerin emrine sokmak" işlevini üstleniyor. Her yıl, imam-hatip liseleri ile Kuran kurslarında yaklaşık 800 bin kişi "dini eğitim"den geçiyor. "Bilgili, çağdaş kafalı" din adamı yetiştirmek amacıyla kurulan imam-hatip okulu mezunlarının sadece yüzde 10'u Diyanet İşleri örgütünde görev alırken, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, yargıçlar, savcılar, öğretmenler arasında "dinsel eğitim" kökenlilerin oranı hızla artıyor. Milli Eğitim, Sağlık, İçişleri ve Orman bakanlıklarındaki "dinci kadrolaşma" artık saklanamaz hale geliyor.
Sayfa 173
VATANIMIZ, özgürlüğümüz ve geleceğimiz. İşte bu yüzden eğitim , işte bu yüzden üretim, işte bu yüzden demokrasi. İşte bu yüzden günahıyla sevabıyla tarihimizi kabul edip geçmiş hatalarımızdan ders çıkarma zamanı. İşte bu yüzden CUMHURİYET…
Sayfa 489 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Celâl Şengör'ün İdeal Bir Ülke İçin Önerileri
1-temel eğitim bilim odaklı yapılmalıdır. 2-dini inançlar serbest bırakılmalıdır. 3-güçler ayrılığının olduğu bir demokrasi görüşünün benimsenmesi elzemdir. 4-Elif sınıfının oluşması ve onlara saygı duyulması gerekir. 5-oy kullanan insanların belli bir görgüsünün ve bilgisinin olması gerekir. 6-Atatürk'ün izinden ve aklın yolundan şaşmamalıdır. 7-toplum, dışa kapalılığı bırakmalı ve yeniliklere açık olmalıdır. 8-doğru yetiştirilmiş eğitimcileri barındıran bir eğitim sistemine geçilmelidir. 9-bilim ve sanata değer gösterilmeli, toplumun gelişmesine imkan verilmelidir. 10-toplum, sorgulayan bir düşünce yapısı benimsemelidir.
Sayfa 67 - Masa yayınlarıKitabı okudu
kimlik'ten bahsedelim o halde.
İtaate dayalı bir eğitim empati yetisini frenliyor ya da hasara uğratıyor. Bu durumda, insana özgü empati yetisine dayalı bir gelişime imkan verilmediğinden, böyle bir eğitim anlayışı bir yandan da kimliğin otoriteyle özdeşleşerek oluşmasına zemin hazırlıyor. Bu tür bir eğitimden geçen insanlar, gerçek anlamda kendilerine özgü bir kimlik geliştiremezler; "sahte" kimlikleri, otoriter eğiticinin dayattığı modelin üstlenilmesine dayanan bir simülasyondur sadece.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.