Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem
Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Yüzünü bana çevirince iki büyük ve siyah göz dostça baktı.
- Çok içtim amca, dedi.
Ukalalık etmedim.
- İçmeli delikanlı, dedim, içince çok içmeli.
- Aşkolsun amca, dedi, sen de bizdenmişsin.
-Zamanında, dedim.
-Çok mu içerdin, dedi.
Altdudağımı üstdudağıma adam akıllı yapıştırıp sağ elimle havaya hafiften iki üç tokat salladım. Panco sen de yap böyle, ne demek istediğimi anlarsın.
-Belli belli amca, dedi. Suratında nur kalmamış.
Kızdım.
-Nurum içimde oğlum, dedim, içim pırıl pırıl. İçim aşkla dolu, dostlukla dolu, hiç olmazsa bu akşamlık. Sen bakma o yüzdeki nura. Yalancıdır, aldatır.
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Bir yemişin, hamlığından kurtulması sürecini insancaya çevirirken, geçmesi gerekebilecek süreyi çok uzatıyorum; bu da, ağır kanlı birağaç olduğuma verilsin. Elimden ancak bu kadarı geliyor.
"Masalın da Yırtılıverdiği Yer", Göçmüş Kediler Bahçesi
Bilge Karasu'nun metinlerinin belirgin bir özelliği var: Birçok edebiyat metninde bir arka
Bir içimlik suya ihtiyaç duydu. Ovaya baktı, bir yerden çıkan duman gördü. (Kendi kendine) “mutlaka orada insan vardır” dedi ve o dumana doğru yola koyuldu. Yaklaşınca orada uyumakta olan bir koyun sürüsü; kurulmuş bir çadır; asılmış bir köpek gördü. Hayret etti. Çadırın yanına kadar gitti. Çadırdan bir adam çıktı; ona selam verdi; Behram’ı