ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN
31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT
Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ
Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli
- Evet. Çünkü, din sevgidir. Haklara riayettir... Gönüllerin birleştiği ilahi pınardan, katıksız olarak içebilmektir...
İnsan îman demektir... Allah inancı ortadan kaldırılırsa, büyük mukaddesler iflas eder... Hiçbir doğru değer kalmaz yeryüzünde...
İnsan yaratılış itibariyle bağlanmak zorundadır... Aksi takdirde kendisini nihayetsiz bir boşlukta hissederek çırpınır ve gider...
Dil, din, tarih ve edebiyatını inkâr eden, Allah'ı tanımayan nesil, söyler misin bana, hangi daldan tutunacak?...
...Edebiyatın yapıtaşı durumundaki sözcükler anlamla yüklüdür; sözcükleri düzenleme sanatıyla değişik anlam kesitleri kurar edebiyat yaratıcısı. Bu anlam kesitlerinin pek çoğu duygulara ilişkindir. Böylece, edebiyat yazarı duyguları dile getirme ustasıdır büyük ölçüde. Denecek ki dil başka, duygu başka; uzayda zamanda algılanan nesneleri adlandırmak, eylemleri amaçlara yöneltip yoğunlaştırmakla görevlidir dil; dışa ilişkindir bir şeydir öyleyse; oysa duygular içte iç dünyada başkalarına aktarılamayan gönül derinliklerindedir. Bense şöyle düşünüyorum: Duyguların dıştan gözlemlenebilen davranışlarla sıkı ilgisi vardır; ayrıca ancak dile getirildikten sonradır ki duyguların varlığından, niteliğinden haberi olur insanın; duygu dille belirir birbakıma...
Nazım Hikmet;Anadolu halkının zengin dilini,zengin anlatım biçimlerini özümledi.Böylece de zengin bir şiir dili,zengin şiir biçimleri yarattı.Yenilikçi ulusal edebiyatımızın yaratıcısı oldu.Daha sonra;Rus destan,masal türkü dilinden,zengin
anlatım biçimlerinden kendi özgün şiirini yaratmış ve Rus edebiyatına
açıldı.Arkadaşı Gökgöl de romanda.
zengin bir roman dili,biçimi yarattı
Halkın binlerce yıl destanlarıyla masalları,türküleri,ağıtları dinleyip onları kurgularla zenginleştirdiği dili kendini kaynak yapmıştı.Nazım Hikmet’in açtığı yoldan yenilikçi edebiyatçılar yürüdü.
Şiddet ve nefrete gelince, onlar her yerde, çünkü edebiyatın ne kadar parçasıysalar hayatın da o kadar parçasıdırlar. Suç ve Ceza? Tetikleme uyarısı: Yaşlı bir kadına uygulanan kaba şiddet. Muhteşem Gatsby? Tetikleme uyarısı: Kadınlara yönelik şiddet (hatırlayın, Tom Buchanan, Bayan Wilsonın burnunu kırıyordu). Infernol Tetikleme uyarısı: görsel şiddet, oğlancılık ve işkence. Dublinliler? Tetikleme uyarısı: Pedofıli. /.../ Sonunda herkes her şey hakkında saldırı ya da tetikleme iddiasında bulunabilir: liberaller muhafazakâr siyasetçiler karşısında; barış yanlıları şiddet karşısında; kadınlar cinsiyetçilik karşısında; azınlıklar bağnazlık karşısında; Yahudiler Yahudi düşmanlığı karşısında; Müslümanlar, içinde İsrail’in geçtiği her söz karşısında; yaratılış teorisine inananlar evrim karşısında; dindarlar ateizm karşısında...
"Bir anda ölüm ona cemiyetin yaratıcısı gibi göründü; milyarlarca insanın üstünde bir kara ışık gibi uzanan bu en büyük korkusunun altında herkesin birbirine sokulmasındaki ihtiyacın ehemmiyetini hissediyordu."