Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aziz Şehitler Ruhunuz Şad Olsun
01. ABDULLAH TAYYİP OLÇOK 02. ADİL BÜYÜKCENGİZ 03. AHMET KARA 04. AHMET KOCABAY 05. AHMET ORUÇ 06. AHMET ÖZSOY 07. AKIN SERTÇELİK 08. AKİF ALTAY
Asıl sevgi kayıt ve koşul tanımaz, beyefendi... Hiç ummadığınız bir an, hiç ummadığınız bir yöne esen bir alev gibi sizi yakar, tutuşturur. Aşk; zaman, yer, koşul ve kişi kaydından bağımsız bir serseridir.
Sayfa 30 - Akvaryum YayıneviKitabı okudu
Reklam
“Asıl sevgi kayıt ve koşul tanımaz, beyefendi...” dedi. “Hiç ummadığınız bir an, hiç ummadığınız bir yöne esen bir alev gibi sizi yakar, tutuşturur. Aşk zaman, yer, koşul ve kişi kaydından bağımsız bir serseridir.”
Anne Duası
Sıcak ve samimi...içten ve pazarılıksız ..Sözü yürek ikliminin üfül üfül esen dua meltemi gibiydi.
"Asıl sevgi kayıt ve koşul tanımaz. Hiç ummadığınız bir an , hiç ummadığınız bir yöne esen bir alev gibi sizi yakar, tutuşturur. Aşk, zaman, yer, koşul ve kişi kaydından bağımsız bir serseridir..."
Tariçiye göre "Düzmece Mustafa" ; Şaire göre ..."
Sedirde al yeşil, dal dal Bursa ipeklisi, duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler, gümüş ibriklerde şarap, bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi. Öz kardeşi Musayı ok kirişiyle boğup yani bir altın leğende kardeş kanıyla abdest alarak Çelebi Sultan Mehmet tahta çıkmış hünkâr idi. Çelebi hünkâr idi amma Al Osman ülkesinde esen bir kısırlık çığlığı, bir ölüm türküsü rüzgâr idi.
Sayfa 229
Reklam
"Şimdi ruhunda, vücudunda huzur ve ümide ihtiyaç vardı. Sonra buradaki samimiyet ve mahremiyet, bu saflık ve bu yanlarında insanlığın kötülüğünden şüphe ettirip onu unutturan meleklere yakışır sessizlik, sanki onu bütün kirlerinden arındırıyordu. Ona, uzun bir ahlak hastalığından şimdi temiz ve esen çıkıyor gibi geliyordu."
Sayfa 108 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Asıl sevgi kayıt ve koşul tanımaz... Hiç ummadığınız bir an, hiç ummadığınız bir yöne esen bir alev gibi sizi yakar, tutuşturur. Aşk zaman, yer, koşul ve kişi kaydından bağımsız bir serseridir."
Sayfa 30
KUDÜS...
Filistin'deki her yer gibi boynu büküktü Kudüs'ün. Bağrında utancını taşıyordu kirli ellerin. Oluk oluk dökülen kanlarıyla sararmıştı Mescid- i Aksa'nın kubbesi... Can çe­kişiyordu olanca celadetiyle; direniyordu bütün gücüyle. Esen her lodos; güneyden İsra ve Mirac'ın Sahibi'nden ne­fes üflerdi hayat damarlarına. Can bulurdu, kan bulurdu beti benzi. Âdem misali dirilirdi; tekrar direnmek için lanet­li Çıfıt zulmüne.
Tarihi bir ana tanıklık etmektelerdi ancak farkında değillerdi. Uzunca bir süre sonra ilk kez benâm, bilek sahibi bir dayı sırtından kahpece vurularak öldürülüyordu. 1453 Şubat’ında o zamana dek Suriçi’nde fırtına gibi esen namlı zorba bir Prygoslu Alexius’un, Cenevizli Giustiniani’nin yanında getirdiği tataryayıyla mücehhez Cenevizlilerden bir grupla küfürleşmesiyle, arkasına dönüp gittiği sırada sırtına zemberekli yaydan çıkma oku yiyerek düşüp can vermesi bir olmuş, şehrin sırtından vurulan son zorbası olmuştu.
246 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.