The Secret ve benzeri kitaplar üzerinden Yahudiler ne yapıyorlar farkında mısınız? “The Secret” kitabı satış listelerinin üst sıralarındaki yerini koruyor… Bu kitabın gerçek sırrı göründüğü gibi “iyi düşün iyi hisset mi?” Sadece bu olsa televizyon programlarının da içinde bulunduğu bu denli büyük bir projeyi kim finanse ederdi, bu kadar reklamını
Aşk mısın be adam <3
"Sen istediğimi dahi bilmediğim her şeydin. Sen kaos demektin. Çaresizliktin. Karşılaştığım en gizlemli kızdın. Seninle ilgili her şey sana doğru sürüklenmeme neden oluyordu; masumiyetin, savunmasız oluşun, lanet olsun ki trajik geçmişin bile. Sen karşılaştığım en büyüleyici yaratıktın."
Sayfa 53 - Martı yayınları, Desmond FlynnKitabı okudu
Reklam
Kastilya: Eski İspanya'nın Gizemli Ruhu
Kastilya toprak­larında düşlerin gücü öylesine büyüktür ki, halk adamı seyis Sancho Panza'nın sağduyusu bile onlardan hepten yakayı sıyırmasına yetmez.
Sayfa 45 - Metis Yayınları
"Dedektifin yakınımda olması iyi bir şeydir belki," diye ona doğru bir yem attım. Ona iltifat etmişim gibi gizemli bir şekilde dudaklarını araladı ve dilini bir saniyeliğine tadını merak ettiğim alt dudağında gezdirdi. "Söz veriyorum Ansel Rogers, burada olduğum sürece sana bir şey olmayacak." Belki espri olarak, belki görevi gereği sarf ettiği sözler benim gerilmeme neden olmuştu. En son bir adam bana söz verdiğinde sözünü tutmadan toprağın altına girmişti. Bu yüzden erkeklere ve onların sözlerine asla inanmıyordum.
Evet, aşk neydi? Güllerin arasından esen bir rüzgar, yok yok kandaki sarı fosforlaşma. Aşk yaşlıların kalbini bile yerinden hoplatan cehennem ateşi sıcaklığında bir müzik, akşam çökerken kocaman açan bir papatya ve bir dokunuşta, bir nefeste kapanan bir anemon çiçeğiydi. Aşk böyleydi işte. Aşk insanı mahvedebilir, tekrar ayağa kaldırabilir ve
Napoléon'un bu savaşı kazanması mümkün müydü? Yanıtımız "Hayır," olacak. Neden? Wellington yüzünden mi? Blücher yüzünden mi? Hayır. Tanrı yüzünden. Bonaparte'in Waterloo Savaşı'nı kazanması XIX. yüzyılın yasasında yer almıyor, Napoléon'un dahil olmayacağa bir dizi farklı olay yoldaydı. Olayların kötü gidişatı çok önceden belirlenmiş, bu olağanüstü adamın sonu yaklaşmıştı. İnsan kaderi üzerine uyguladığı büyük basınçla tüm dengeleri bozan bu adam, evrenin yasalarından çok kendine güveniyordu. İnsanların taşkınlığı tek bir kafada toplanmayı, dünya tek bir adamın beyninde bir araya gelmeyi sürdürürse, bu uygarlığı yok ederdi. Şaşmaz ilahi adaletin tecelli etme zamanı gelmişti. Maddi ve manevi âlemlerde ilkelere ve unsurlara tabi olan evrensel çekim yasası muhtemelen bu durumdan şikâyetçiydi. Tüten kan, ağzına kadar dolu mezarlıklar, gözü yaşlı analar adaletin yerine gelmesinin en ateşli savunucularıydı. Dünya aşırı bir yük altında eziliyorsa, uçurum karanlıklardan gelen gizemli inlemeleri duyar.
Sayfa 392 - İş bankası kültür yayınları, (1, cilt)Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.