Ben olsam dağda kekik
Sen de kınalı keklik
Acı gelsem ben sana
Yesin beni meleş bir kuzu
Sana ok atmam keklik
Kıyamam kıyamam kıyamam ki
Uzanırım yaprak yaprak
Sen kınalı kekliksin yiyemezsin ki
Kahramanları silinen bir filmin tam ortasında çaresiz çocuklarız biz, garip bir masalı yaşıyoruz, hazin bir rüyayı soluyoruz...Korkunç devler dolaşıyor etrafımızda...Ata otu, ite eti yedirmekte direniyor ifritler...Ehremenler hatemi almış, Süleymanlar aldatılmış... Şehzadeler yüz yıllık uykularına dalmışlar... Bol yalanlı korolarda ayrı telden ve ayrı nağmelerden çalmada eski plaklar ve hançerlerin murassa kınlarında paslanmaya durdu dudaklar. Bir sen varsın anacık, Kaf dağının ardında ki dünyalar güzeli, yalnızca sen gerçeksin... Bütün kalplar yalan... Bir tek seninki ne yanıldı, ne yanılttı çocuklarını kınalı ana.. Herkes saadetine, sense felaketlerine ortak oldun evlatların... Onlar ki dilleri senindir, söyler dururlar; sütleri senindir, kimlik bulurlar.
Zülfünün yay gibi kuvvetli,çelik tellerine
Takılan gönlüm asırlarca peşinden gelecek
Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine
Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek...
H-
Haklamak: Oğlan kullanmak.
Halka: G.t deliği.
Hal: Ben, güzel oğlan sembolü.
Halvet: Cinsel birleşme.
Herif: Pezevenk.
Hiz: Orta malı oğlan, ibne, puşt. Bir oğlanın piyasa malı haline gel-
diğini göstermek için baldırındaki kaba ete subaşı tarafından
basılan damga.
Hokka: Oğlanın g.tü.
Hub: Güzel, güzel oğlan.
Huban: Güzel
Oğuz Atay - Tutunamayanlar (Şeyh Bedrettin Destanı / Nazım Hikmet)
1.
Sedirde al yeşil, dal dal Bursa ipeklisi,
duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler,
gümüş ibriklerde şarap,
bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi.
Öz kardeşi Musayı ok kirişiyle boğup
yani bir altın leğende kardeş kanıyla aptest alarak
Çelebi Sultan Memet tahta çıkmış hünkâr idi.
Çelebi hünkâr idi amma
Âl Osman ülkesinde