Hastalık her gün biraz daha ilerler. Hasta, 26 Eylül'de ilk komaya girer...Gözlerini açtığı zaman sorduğu şudur: "- Bana ne oldu? Bana bir şey oldu!..." Yanında başkası yokken de Afet İnan'a halsizce fısıldar: " - Ölüm, demek böyle olacak kızım..." Evet ölümün artık sesi gelmektedir....
Sayfa 519 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Bu işlerle uğraşma kızım kafayı yersin diyen bir densiz çıkmıştır mutlaka karşına.
Reklam
Babamın hastalığında Enver Beyin annesi bize ziyarete geldi. Beni gördü. Bir gün annem bana şöyle konuştu: — Kızım, seni Abdürrahim efendi istiyor. Ama başka isteyenler de var. Enver Bey de bunlar arasında. Bak, işte resimleri. Artık düşün, karar ver! Bir gün de bize amcam Vahidettin Efendi (daha sonra Sultan Mehmet Vahidettin VI) geldi. — Kızım, ben Sultan Reşat tarafından geliyorum, seni isteyenler var, artık düşünüp bir karar vermeni padişah emrediyor, diye konuştu. Gene isteyenlerin resimleri önüme sürüldü. Enver Beyin resmi de bunların arasındaydı.Henüz küçüktüm. Tecrübesizdim. Zor bir karar karşısında bulunuyordum. Ama içimden hep, Enver Beyi seçmek geliyordu. Ben de öyle yaptım. Amcam Vahidettin, çok isabetli bir karar verdiğimi ve Sultan Reşat’ın bundan çok memnun olacağını söyledi. Ertesi gün padişahın sarayına gittik. Enver Beyin validesi de geldi. Padişahın yanında, parmağıma nişan yüzüğümü taktı. Artık Hürriyet Kahramanı Enver Beyin nişanlısıydım. Nişanlım, o sırada Berlin’de ataşemiliterdi..
"Gönül bağı başkadır kızım. Gönülden sevdin mi her şey tamamlanır.."
Gör’ün Duy’un Bil’in
Peki ya sonra tecavüzlerden çocuğum olacak, Allah korusun kızım olacak, o da anamın benim kaderimi yaşayacak. Kalk Süreyya yürüyecek mecalim yok ama kalk! Kurtuluşuna, umuduna kalk! Doğmamış evlatlarının kaderi için kalk! Her yerim acıyor, ayağımı yataktan zorla halıya basabildim. Bir an elim üzerimi giymek için bir şeyler aradı. Sonra bırak Süreyya böyle gelsin namus dediler, böyle git namus desinler , giyme, çıplak kal, yürüyorken bacaklarımdaki morluklara bakıyordum, kan izlerine bakıyordum. Hiçbir şey hissedemiyordum. Merdivenleri çıkarken acı içinde, anam geldi gözümün önüne. Yaşama benim kaderimi Süreyya diyordu. Ne kadar zordu aile olmak, sevmek, sevilmek, korkmadan yaşamak, kalabalık mutlu ailemle akşam yemeği yemek ne kadar imkânsızdı, her şey imkânsız. Tek imkân bu kaderi yaşamamak, gelmişim çatıya çırılçıplak, etrafımdakiler bana bakıyor, bakamıyorlardı. Sadece bağırıp çağırıp koşuşturuyorlardı, en namussuz halimle karşınızdayım , çırılçıplak. Oysaki ben dünyaya böyle geldim, sanırım fazla vaktim yok. Ben gidiyorum, kurtuluyorum.
Sayfa 136 - uyanış yayıneviKitabı okudu
Bayburtlu VARINCA'dan Rivayetle Dinlenen Muhtelif Yalanlar Manzumesi
Aslı Bayburtlu Olan Demokrat Parti Vekili AHMET KEMAL VARINCA (Gümüşhane): Bu Sabahattin Ali Konservatuvarda muallim iken, Stalingrad zaferinden sonra ne dese beğenirsiniz; şu ağaçları görüyor musunuz, bu ağaçlara numara koyun; Ruslar gelecek sizi asarken karışıklık olmasın. Herkes ağacına gelsin diyorlar. Bu adam sonra ne oluyor? Hiç. Şu Şevket Süreyya sıtmaya tutuluyor. Deli oluyor, camları kırıyor, Gülhane Hastanesine getiriyorlar. Benim de kızım orada yattığı için şahit oldum, yaşasın Stalin diye bağırıyordu, nedir niçin böyle bağırıyor dedim. Deli olmuş dediler. Hâlbuki bu onun tahteşşuurundan geliyordu. Bunlara bir şey yapılmamıştır. Öteki ne oldu? Bulgaristan'a kaçarken kendi teşkilatı tarafından öldürüldü. Benim şahsî kanaatim şudur: Hepimiz bu Komünistlik meselesinde lazım gelen şiddet ve hareketi gösteremedik. Demin burada söyledikleri gibi, hakikaten reaksiyon vardır. Benim içimde de reaksiyon var. Bu adamlar sayılı adamlar, bu adamlara bu kadar yüz vermek doğru değildir. T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Altıncı Birleşim, (İkinci ve Üçüncü Oturumlar; Kapalıdır), 19.11.1951 Pazartesi, X. s. 44
Sayfa 217 - 1. baskı - 2014
Reklam
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.