Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tesettür
BİRİNCİ HİKMET: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünki kadınlar hilkaten zaîf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için, fıtrî bir meyli var.
Sayfa 190 - Envâr Neşriyat •• (Yirmidördüncü Lem'a/1.Hikmet, 2.Hikmet, 3.Hikmet, 4.Hikmet)
Şeyh Ahmet Yasin, Kur'an ve Sünnet çerçevesinde güzel ahlak sahibi bir nesil yetiştirmek için çalışan bir öğretmendi. Kendisine misyon olarak nesilleri eğitip terbiye etmeyi görev addetmişti. Gece gündüz demeden bu misyonunu icra etmek için çalışıp çabaladı. Zira nesil emniyetinin toplumun ana omurgası olduğunu biliyordu. Bir toplumun kurtuluşunun da kaybedişinin de nesillerin eğitimiyle alakalı olduğunun bilincindeydi.
Reklam
Hem Kur'an'da hem de Nebevi Sünnet'te güzel ahlak ve söze fevkalade özel bir değer verildiğini görüyoruz. Güzel sözü ve insanlar arasındaki sevgiyi yaymak, şiddeti ve nefreti en aza indirir."
Sayfa 245 - Medarik YayınlarıKitabı okudu
Kalbe inen üç yol vardır.Kur'an da insanın kalbine bu üç yoldan iner. Birincisi dildir; Kur'an dilden kalbe tilavetle iner. İkincisi akıldır; Kur'an'ın aklından kalbe tefekkürle iner. Üçüncüsü de davranışlardır; Kur'an davranışlardan kalbe güzel ahlak ile iner.
Sayfa 37
~~ "İSLÂM, Güzel Ahlâktır" ~~
*** Şeyh Ahmet Yasin, Kur'ân ve Sünnet çerçevesinde güzel ahlâk sahibi bir nesil yetiştirmek için çalışan bir öğretmendi... Bir toplumun kurtuluşunun da kaybedişinin de nesillerin eğitimiyle alakalı olduğunun bilincindeydi. ***
Z Kuşağı Mahkemesi..
İtirazım var, diye bir ses yükseldi geçmiş nesiller mahkemesindeki sanık kürsüsünden. “Yapılan bütün suçlamaları kabul etmekle beraber, sizi ve salondaki herkesi düşünmeye davet ediyorum." Salondan boğuk ve karanlık bir uğultu yükseldi. Hâkimin gür sesi duyuldu. "Sizi dinliyoruz." Bu, davacı koltuğunda oturan ebeveynlere ikaz
Reklam
Kuran'ın mucize olması
Kur’an’ın i‘câzını ortaya koyan üç özelliğinden söz etmek mümkündür: 1. Söz Sanatı. Seçilen kelimeler ve dizilişi, grameri, uygulanan edebî sanatlar, kelimelere –dilin imkânları sonuna kadar kullanılarak– yüklenen mânalar. 2. Üslûp ve Şekil Özelliği. Kur’ân-ı Kerîm’den önce Araplar’da, sözlü edebiyatın iki şekli vardı: Şiir ve nesir. Nesir de hitabet ile kâhinlerin kafiyeli sözlerinden ibaretti. Kur’ân-ı Kerîm şiir olmadığı gibi Araplar’ın bildiği nesirden de farklıdır. O, öğüt ve tâlimattan ibaret bulunan iki amacını gerçekleştirmek üzere şeklin ve üslûbun en uygununu seçmiş, yerine göre uygun geçişler yaparak; misaller, kıssalar ve tarihî olaylardan yararlanarak vermek istediğini en güzel ve etkili bir şekilde vermiştir. 3. Muhteva Özelliği. Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevası iman (inanmak), inanılacak esaslar, ibadet ve çeşitleri, hükümler ve tâlimat, ahlâk bilgisi ve eğitimi, yaratılış ve oluş, gayb âlemi ve buradaki varlıklar, kısmen peygamberler ve kavimler tarihi, insan ve kâinatın yapısı, gelecekle ilgili bazı haber ve bilgilerden oluşmaktadır. Hz. Peygamber’in çevresi ve yetişme şartları bellidir. O’nun ve çevresindekilerin bu bilgilere sahip olmadıkları, bu bilgilerin bir kısmına o çağda yaşayan başkalarının da sahip bulunmadıkları bilinmektedir. Peygamberliğinden önce okuma yazma bilmeyen (ümmî) bir zatın ağzından çıkan, hepsinin de doğru olduğu ya o anda yahut zamanı gelince anlaşılan ve bundan sonra da anlaşılacak olan, yakın çevredeki dinlerin ve bu dinlere ait kitapların yanlışlarını düzelten, tahrifleri açıklığa kavuşturan bu muhteva (Kur’ân-ı Kerîm’in içeriği).
Bakara suresi 23. ayet tefsiri
Vaktiyle İslâm âlimleri bir mesele hakkında tartışma ve münazarada bulununca hepsinin asıl maksadı hakikatın tecellisini görmekten ibaret bulunurdu. Bununla beraber her biri arzu ederdi ki: Bu hakikat arkadaşı tarafından meydana çıkarılmış olsun. Tâ ki: Kendi nefsine bir gurur gelmesin ve arkadaşı da -ben reyimde isabet edemedim- diye üzülmesin. Ne güzel bir ahlâk, ne fazilet geliştiren ilmî bir toplantı.
Güzel ahlâk, ahâlinin değil Allah'ın güzel gördüğüdür. Allah ise, neyi güzel görüp görmediğini Kur'ân-ı Kerim'de bildirmiştir. Meselâ hem zâhir hem de bâtın anlamında Allah temiz insanları sever, iki açıdan da kendini temizleyen insanlar Allah'ın sevdiği kullardır. Bakara Süresi 222. âyet: Ve yes'elüneke anil mehid, kul huve ezen fa'tezilun nisâe fi'l mehidi ve lâ takrabühunne hattâ yathurn, fe izâ tetahherne fe tuhunne min haysu emerakumullâh, innellâhe yuhibbu't tevvâbine ve yuhibbu'l mutetahhirin.
9 tane İ
O zaman nasıl hareket etmeliyiz? Cihat ibadetini en iyi şekilde nasıl yerine getirebiliriz? Bunun için 9 tane "İ"yi çok iyi bileceğiz. Nedir bunlar: İnanç sahibi olmalıyız; güçlü bir imana sahip olmayan, zorluklar karşısında mücadelesini sürdüremez. İhlas sahibi olmalıyız; mevki, makam, şan, şöhret peşinde koşmamalıyız. Riyadan
Sayfa 32 - 32 33 34 35 36 37Kitabı okudu
336 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.