Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Açık mavi renkli, uçsuz bucaksız denizin ortasında yüzen bir buz parçasına kaçar ve bütün hayatın boyunca karşılaşacağın yalnızlığın tamamını bir kerede ya­ şarsın. Çünkü suçluluk duygusunu öğrenmişsindir. Daha yaşını doldurmadan bunun ne kadar çabuk olabildiğini gör­müşsündür; büyük ve güzel olan her şey küçük, minicik olur, bir zamanlar parlayan her şey şimdi lekelidir, güzel ko­kan her şey kokuşur, sağlam olan her şey binlerce parçaya bölünür, elde olan her şey yitirilir ve iyi olan her şey kötüdür artık. Güven duyamazsın. Hiçbir şeye ve hiç kimseye.
"Ayrıca insanları baştan aşağı eğitmeniz gerekir. Doğdukları andan itirbaren insanlara devamlı hayali düzenin ilkeleri hatırlatılmalıdır ve bu ilkeler her şeyi içermelidir. İlkeler peri masallarında, dramalarda, resimlerde, şarkılarda, görgü kurallarında, siyasi propagandada, mimaride, yemek tariflerinde ve modada var olmalıdır. Örneğin bugün insanlar eşitliğe inanıyorılar, bu yüzden de zamanında mavi yakalıların kıyafeti olan kot pantolonları zengin çocuklarının giymesi moda. Ortaçağ Avrupa'sında insanlar sınıf ayrımına inanırdı, bu yüzden de genç bir soylu erkek bir köylünün iş kıyafetini giymezdi. O zamanlar 'Beyefendi' veya 'Hanımefendi' diye hitap edilmek sadece asillere tanınmış bir ayrıcalıktı ve genellikle elde etmenin bedeli kanla ödenirdi. Bugün tüm resmi yazışmalar muhatap gözetmeksizin bu şekilde başlıyor."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Reklam
“İnsanların yüzlerini kolayca görebiliriz ama yürekleri gizlidir.”
Tülün ardında görünüyordu Ay.. Masal anlattı bana bir dolunay gecesinde, uyumadık sabahlara kadar… Merhaba güvercin sevdalısı, Dolunay masalcısı!
-Benimki en zararsızı. Kitapsever, tutkun. Kitapları seçip alırlar ama kafalarına koydukları kitaba sahip olmak için her fedakârlığa katlanırlar. Sahip oldukları kitaplardan başkalarına övgüyle bahsetmekten hoşlanırlar. -Ne güzel... Kim bilir ne çok kitabınız vardır. -Bir zamanlar vardı. -Sonra... -Eşim istemedi. Haklı kadın. Neredeyse kitaplarla yatar kalkar olmuştum. Tıbbiyeyi bile zor bitirdim. Evin her yanı kitap. Raflar tavana kadar. Odalar, köşeler, sedir altları, yani nasıl desem. Kadın haklı.
Dünyaya dair
Bir otel odası kadar bana aitsin Bir mağara gibi hiç kimseye Herkese bir deniz gibi Biliyorum sadece bir emanetsin. Bir şarkı gibisin dünya! Çoğu zaman hüzün makamında Coşkulu bazan da Kimi zaman bir öğle vakti gibi Sıkıntılı ve sabit Geçen zamanlar bitmeyen bir beste Tarih bir nakarat sanki. Ben herhangi bir savaşta herhangi bir asker olsam da herhangi bir asker Benim de payıma düştü Biraz mavi biraz ümit. Güneş bir kez daha batarken sulara Bıkmadan bir kez daha Biriken kızıllıkta biraz da Benim kanımdan katkı var.
Sayfa 85 - 3. Baskı; İstanbul, 2008Kitabı okudu
Reklam
Sorgulamalarım ve varoluş sancılarım yaklaşık iki yılımı aldı. Ilk zamanlar kimseye anlatamadım bile, çünkü sorgulamak günahtı. Kuran'ın ilk cümlesi "OKU" diye başlarken kim bize sorgulamayı yasaklamıştı?
Oysa kendileri de bir zamanlar çocuktu...
Koltuk altları ile kalçalarının kokusu hoş bir misk otu kokusu gibi birbirine karışırdı; kaçamak bakışları, gevşek dudakları, ince kara boyunlarının üzerinde başlarının çıtkırıldım dönüşleriyle tıpkı dişi geyiklere benzerlerdi. Gülüşleri sesten çok, dokunma etkisi yaratırdı. Büyümüşlerdi daha sonra. Yaşam sürecine arka kapıdan usul usul giriyorlar, ortama uyum sağlıyorlardı. Dünyada herkes onlara buyruk verme durumundaydı.
Sayfa 130Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.