O TÜRK'ÜN DOĞUM GÜNLERİ
Tarihin kalemi Türk yazıyor
Ana rahmine bilge olarak düşen Türklerin doğum tarihini yazıyor.
21 yaşında bir bilge Türk Fatih Sultan 29 Mayıs 1453 tarihinde gemileri düşmanın üzerine karadan yürüterek tarihin akışını değiştiriyor ve tarihi Türkler adına yazıyor.
21 yaşında doğudan batıya sefere çıkan o Türk 29
1839 doğumlu Ali Rıza Efendi, 1857 doğumlu Zübeyde Hanımla 1871 yılında evlendi. Altı çocukları oldu: Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk, 1881-1938), Makbule Boysan Atadan (1885-1966) ve Naciye (1889-1901) Kardeşlerden Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında, o senelerde Rumeliyi kasıp kavuran salgın kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında ölmüşlerdi. En küçükleri Naciye on iki yaşında gözlerini kapadı. ATATÜRK, Selânik Askerî Rüştiyesinden (Ortaokulundan) başlıyarak ikisi de son nefeslerine kadar gerçek dost kalmış Fuat Bulca’ya bir gün şöyle demişti: "-Kardeşlerim arasında en sevdiğim Naciye’ydi. Çocuk yaşının üstünde hisli, duygulu ve öğrenmeye meraklıydı. Ben Harbiyeye giderken kitaplarımı istemişti. Annemden onu okutmasını istemiştim. Ne ablam Fatma’yı, ne ağabeylerim Ahmet ve Ömer’i hatırlıyamıyorum.
Son ikisi aynı yıl, 1883’de ben iki yaşında iken ölmüşler. Naciye, annem gibi sarışın, mavi gözlü, duru beyaz tenli idi. Tipik bir Yörük kızıydı. Makbule’ye hiç benzemezdi."
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...