Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar neden dine ihtiyaç duyarlar;
Dinin en azından şimdiye kadar başka hiçbir şeyin, yani ne sanatın, ne bilimin, ne siyasetin veya felsefenin bu kadar başarılı bir biçimde karşıla­madığı bazı en temel, en hayati işlevlerini birkaç ana başlık altında ifade edebilirim: 1) Din, birinci olarak veya her şeyden önce insanın yaşama­sının, hayatını sürdürmesinin en temel koşulu olan toplumsallığı, yani insanın başka insanlarla bir araya gelmesini sağlamakta, yani toplumu kurmaktadır. 2) Din insana bilimin henüz ortaya çıkmadığı, çıkmasının da mümkün olmadığı çok uzun çağlar boyunca içinde yaşadığı dünya, bu dünyanın yapısı, işleyişi hakkında bilgi vermekte, onun bilgi ihtiyacını karşılamaktadır. 3) Din, toplumu kurmak üzere bir araya gelen insanla­ra, onu devam ettirmek ve geliştirmek üzere kendileriyle işbirliğine, iş­ bölümüne girmek ihtiyacında, zorunda oldukları daha başka insanlarla da barış ve güvenlik içinde yaşamalarını mümkün kılmak üzere hukuk ve ahlak kuralları, normları vermektedir. 4) Din, insanın sevdiği varlık­ları, yakınlarını kaybetmesi olayı ve kendisinin de bir gün öleceği bilinci karşısında hissetmemesi mümkün olmayan korku ve çaresizliğin yarattı­ğı depresyonu, travmayı önlemek üzere kendisine ümit verici bir gelecek sunmakta, acılarını ve hayal kırıklıklarını azaltmaktadır.
Hep birlikte günün tadını çıkarabiliyorlarsa, o zaman sorun yok. Sanatın ve halkın arasındaki ilişkinin kökeni bu değil mi? Liszt, yalnızca Beethoven için ikinci sınıftır. Sözde kalburüstü kişiler bunu hararetle tartışırken, halk, bu tartışmaların dışında bırakılır ve herkesin sevdiği parçaları dinleyerek eğlenirler. Onlar için, yazar vesaire hiç mühim değildir. İssa da Kappore de veya Ma-bo da yazmış olsa, ifade ilginç değilse ilgilerini çekmez. Kendilerinin, sosyal görgü kuralları uğruna sanatı öğrenmeye veya zevklerini geliştirmeyi zorlamazlar. Yalnızca yüreklerine dokunan eserleri bilirler kendilerince. Bu kadar.
Reklam
Bu, sözde "Çağımızın yeni buluşu"ydu benim için. Bu insanlar için yazarın adı önemli değil. Sanki hepsinin birlikte, güçlerini birleştirerek yaptığı bir şey gibi. Hep birlikte günün tadını çıkarabiliyorlarsa, o zaman sorun yok. Sanatın ve halkın arasındaki ilişkinin kökeni bu değil mi? Liszt, yalnızca Beethoven için ikinci sınıftır. Sözde kalburüstü kişiler bunu hararetle tartışırken, halk, bu tartışmaların dışında bırakılır ve herkesin sevdiği parçaları dinleyerek eğlenirler. Onlar için, yazar vesaire hiç mühim değildir. İssa da Kappore de veya Ma-bo da yazmış olsa, ifade ilginç değilse ilgilerini çekmez. Kendilerini, sosyal görgü kuralları uğruna sanatı öğrenmeye veya zevklerini geliştirmeye zorlamazlar. Yalnızca yüreklerine dokunan eserleri bilirler kendilerince. Bu kadar. Sanat ve halk arasındaki ilişki hakkında yeni bir şey öğrenmiş gibi hissettim.
"Toplu yaşamanın yeni kuralları, cinselliğin kontrollü yaşanmasının sağlanmasıdır. Bunun en kolay yanı da kadının sosyal hayattan arındırılmasıdır. Bunun için köyler ve evler yapan uygarlık, duvarları kadın için icat etmiştir."
Sayfa 112
Kardeşlik düşüncesi, toplumsal ikiyüzlülüğün en güzel buluşlarından birisidir.
Flaubert
Yaratıcı Ruh
Ahlâkın önemsiz olduğu, mantığın önemsiz olduğu, dinin önemsiz olduğu, sanatın önemsiz olduğu ve önemsiz kabul edildiği kâinât tasavvurları veya perspektifleri vardır. Bu yanlış sınırlamayla, tabiat sürecine sirayet eden nihâî gayeyi ifade eden aktivite, ahlâk anlayışları, düşünce kuralları, mistik duyarlık ya da estetik zevkin koruması altına alınarak gelişigüzelleşmiştir. Bu husûsîliklerden ya da uzmanlık alanlarından hiçbiri, dünyada nihâî bir gaye birliği ve bütünlüğü olduğu gerçeğini yok saymak ya da yok etmek için yeterli değildir ve olamaz.
Sayfa 38 - Külliyat yayınları, Alfred North WHITEHEAD (Çeviri, Yusuf Kaplan)Kitabı okudu
Reklam
İyi bir toplumun kuralları sanatın kurallarıyla aynıdır ya da aynı olmalıdır.
"Burada her bilim dalı için doğru olan, aynı şekilde her sanat dalı için de doğrudur: Sanat kendisine tefekkür için 'dayanaklar' sağlayabilecek tamamen simgesel bir değer kazanabileceğine göre, tıpkı yasaların bilinmesi bilimlerin konusu olduğu gibi, sanatın kuralları da temel ilkelerin yansımaları ve uygulamaları olacağına göre, bilim için doğru olan, sanat için de doğrudur."
Benim inanışıma göre sanat adamıyla din adamı arasında bir bağ var. Şöyle ki din ve sanat, ikisi de aynı kandilden ışıldar. O, insan kalbini huzur, safâ ve inançla dolduran yüce meşaledir. Ve sanattaki güzelliğin kaynağı; sanat eseriyle ilişki kurduğunda insanın ruhunu kaplayan bu yüceliğin hissedilişidir. Bu yüzden sanatın da tıpkı din gibi ahlâk kuralları üzerinde duruyor olması gerekir.
Sayfa 7 - KaknüsKitabı okudu
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
125 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.