Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Emine acı acı gülmüş de demiş ki: "İnsan nereye giderse rızkı da beraber gidermiş; bunu düşündüğüm yok. Ama ben dağlıyım, bu çukur ovalarda kalamam. Köyünüzün eli kınalı kızlarına katışamam,senin içine dert olur...Kızılbaş kızı geldi de Hasan'ı elimizden aldı derler. Benim içime dert olur. Yörük kızı dağdan köye, çadırdan eve inmemeli...Ben seni görmemeliydim...Gördüm,sözüne uymamalıydım...Ama neyleyeyim, senin de tatlı sözünle güler yüzün etti bunları...Hadi benim Sarı Hasan'ım, tut ki birbirimizi düşte görmüş de uyanmışız...Bırak beni dağıma gideyim!"
Sayfa 118Kitabı okudu
Güneş daha karşı dağların ardında, deniz sütbeyaz, dünya uyanıyor, yeniden yaratılıyor, kayalıktan aşağıya iniyor, kayalardan fışkırmış çiçeklerin yoğun, keskin kokusu arasında. Aşağıya çakıl taşlarının, kumların arasına inince deniz menevişleniyor. Kuş sesleri, deniz, çiçek, arı kokusu... Poyraz Musa sarı katıramaklarının arasına uzanmış uyuyor. Güneş vurmuş çiçeklere, ada sarıya kesmiş. Gökteki yıldızlar çalkanıyor. Yıldızdan gök gözükmüyor. Silme yıldız. Çalkanıyor, savruluyor. Tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş ağacın yüz binlerce, milyonlarca çiçeğinin kokusu böceklerin, kuşların, ışığın, balıkların, karıncaların başını döndürüyor. Adada her şey, taş kaya bir esriklik içinde. Karıncalar bile kokulardan mest, serilmişler güneşin altına, kendilerinden geçmişler yerlerinden kımıldayamıyorlar, uyuşmuş kalmışlar.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Her rüzgar estiğinde, incecik sarı kağıtları, sanki bildik, ama dünya durdukça her zaman var olacak umut ve düş kırıklarının melodisini fısıldar gibiydi.
Sayfa 299Kitabı okudu
Ölüm Öğütleyenler Hakkında Ölüm öğütleyenler vardır.Dünya , hayattan çekilmelerini önerdiğimiz böyleleriyle doludur.İşte böyle gereksiz insanlarla doludur dünya.Bu fazlalar yüzünden hayat bozulmuştur.Bunları "sonsuz hayat" sözleriyle kandırıp bu dünyadan ayırmak gerek. Ölüm öğütleyenlere sarı veya kara diyorlar.Fakat ben onları size
Öküzün başındaki dünya Bir gün evimizin damına fasulye ayıklıyorduk, ay ışığı vardı. Komşu kadınlar da var. Bir ara ay ışığı karardı, silah sesleri duyuldu. "Aya eşkiyalar inmiş, kurtaracağız," diye silahlar patladı, tenekeler çalındı, ezanlar okundu. Sadece bunlar değil. Mesela zelzele oldu, "Gördünüz mü az oldu çünkü sarı öküz ayağını değiştirdi. Ya başını sallasaydı Allah muhafaza," derlerdi. Biz bunları yüklediler. Sadece bunları değil, mesela cuma günü temizlik yapılacak, "Örümceklere dokunamazsın kutsal hayvandır, evini bozamazsın, temizlik yapamazsın!" Bir hastan olsa, benim kardeşim vardı, kurşun döke döke öldürdüler. Gece dışarı çıkarsan, horoz ötmeden çıkamazsın; çünkü horoz ötmeden çıkarsan kapısının eşiğinden geçtiğin herhangi bir evde şeytanlar vardır, üzerine basarsan çarpılır kalırsın. Abdullah Özkucur
İyi de biz kimin devamıyız Kâmil? Saatler, günler, yıllar ve dünya, nasıl da iğnelendi nakış nakış. Bu benim ellerim, bana kaç zamandır fazla. Bak kış gelince insanın bir sürü cebi oluyor, ellerini unutacağı bir sürü yer, bak işte buna sevinebiliriz Kâmil.
Sayfa 14 - Doğan Kitap, 2. baskı, Kepenk öyküsünden.Kitabı okudu
Reklam
Beynimi çalıştırmadan yaşayamam. Başka ne için yaşanır ki? Bunun kadar kasvetli, iç karartıcı ve değersiz bir dünya olabilir mi? Sarı sisin sokağı nasıl kapladığına, soluk renkli evlerin nasıl bezediğine bak. Bu kadar ümitsiz, sıkıcı başka bir şey var mı? Kullanacak alan olmadıktan sonra güçlerin olmuş ne işe yarar, doktor? Suçlar sıradan, var olmak sıradan. Ve bu sıradan olanlardan başka hiçbir şeyin işlevi yok dünyada.
Sayfa 20 - MartıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.