"Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın! Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak birtakım çekmecelere kilitlemeyin beni."
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Reklam
Güzel ve emsalsiz bir kar tanesi değilsin. Herkes gibi sende o çürüyen organik maddeden yapılmasın. Hepimiz aynı pürenin parçasıyız. Kültürümüz hepimizi aynı yaptı. Artık kimse gerçek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul değil. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz. Teker teker, hiçbirimiz hiçbir şey değiliz.
...Ve benim tüm yaşamım boyunca yalnızca siyah karga görmüş olmam, dünyada beyaz karga olmadığı anlamına gelmez. Hem bir filozof, hem de bir bilim adamı için beyaz bir karganın varolabileceği olasılığını reddetmemek son derece önemlidir...
Şimdi siyah ile beyaz tek ve aynı kişilikte birleştiklerinde, ortaya tek ve aynı beynin eşzamanlı olarak bir şeyi bilmesinin ve ama bilmemesinin gerekmesi, beyaz olarak hareket ettiğinde daha bir dakika önce siyah tarafken istemiş ve amaçlamış olduğunu bir komutla bütünüyle unutmayı başarabilmesi gibi saçma bir durum ortaya çıkar. Bu tür bir çifte düşünme eylemi, bilincin mutlak anlamda bölünmesini, beynin işlevinin sanki mekanik bir aygıtmışçasına istendiği zaman açılıp kapatılabilmesini koşul kılar; demek ki satrançta insanın kendi kendisine karşı oynamak istemesi, kendi gölgesinin üzerinden atlamak istemesi gibi anlamsız bir zıtlık durumudur.
Sayfa 53 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
sana giden yolların kavşağında bir adam direniyor izini bulmak için siliyor tan yerine akan alın terini ufkunda sapsarı umudun rengi mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah arıyor sessizce kaybolan günlerini
Reklam
Bilinmeyenin karanlığı bilinenin ışığından daha güçlüdür. Siyah-beyaz fotoğrafların, renkli fotoğraflara üstünlüğü, tonların renklere galibiyetidir.
Beyazın gelişi olaydır. Aniden çıkar açığa. Sökün eder. Karadeniz’in siyah dalgaları üzerinde birdenbire beliren köpüklü taçlar bembeyazdır. Kar aniden örter bütün çirkinlikleri. Işıklı bayırlar bir gecede donanır papatyayla. Mevlevi cübbesi siyahtır, beyaz tennure onun ardından bir anda açılır.
Ah ! Güzel İstanbul, çocukluk anılarımda kalan o saf dürüst, dingin, siyah-beyaz kent. Bakırköy'e doğru yol alırken, trenin penceresinden bakan çocuk gözlerime takılıp kalan; pencereleri sardunyalarla süslü ahşap Kumkapı evleri, bir beygirin çevirdiği dolapla sulanan yeşil yemyeşil Langa bostanları, ya da arsız İstanbul martılannın üzerinde uçuştuğu Yedikule'nin burçları...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.