"Manik depresif (Bipolar Bozukluk) teşhisiyle defalarca o kliniklerde kalır ve oradan öyle kolayca çıkılmadığını hayat ona gösterir. Kaç kere aldığını sayamadığı elektroşokları
Leyla Erbil
Leyla Erbil
'e yazdığı mektubunda giyotine benzetir. Ölüme koşa koşa gittiği gibi yaşamı da kucaklar
Kafka Okur Dergisi Yayınları - Dünyanın Kıyısından Sarkan Yazar: Tezer Özlü - Yazan: Cansu Tok
« Hâlid Ziyâ'nın dili demek, Servet-i Fünûn nesrinin dili demektir. Bu nesrin yabancı kelime ve tamlamalarla yüklü, tam bir Osmanlıca olduğu muhakkaktır. Üslûbu ise, Türk romanında ilk defa Namık Kemâl ile başlayan sanatkârâne üslûbun en koyusudur. Hayâl sanatlarıyla dolu olan bu üslûbu sağlamak için yazarın sürekli bir çaba sarf ettiği görülüyor. Mai ve Siyah'ta gelişen üslûp, Aşk- ı Memnû'da en ileri şeklini verir.»
Sayfa 50 - Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Reklam
AKP bunu beğenmedi.
Gerçekten eski Yunan'da ve Hristiyanlık öncesi Roma'da büyük bir hoşgörüyle karşılanan eşcinsellik olgusu, İran ve Bizans Sarayları aracılığıyla Osmanlılara da geçmiş ve XIX. yüzyıl ortalarına kadar ayıplanan bir ilişki sayılmamıştır. İşte Osmanlı toplumunda Kırım Savaşı'nı izleyen yıllardaki en büyük değişikliklerden biri de bu konuda olmuştur. A. Cevdet Paşa bunu çarpıcı bir açıklıkla anlatıyor; tarihçiye göre bu dönemde "zendostlar (kadın sevenler) çoğaldı, mahbublar (erkek sevenler) azaldı. Kavm-i Lût (Sodom ve Gomor halkı) sanki yere battı. İstanbul'da öteden beri delikanlılara ma'ruf ve mûtad olan aşk-u alâka, hali tabiisi üzere kızlara müntakii oldu. (Delikanlılara duyulan ilgi doğal bir şekilde kızlara döndü.)
Sayfa 20
Garson, masayla mutfak arasında koşuşup duruyordu. “Evet beyim, geliyor beyim, şimdi hazır beyim.” Turgut, masalardaki aşırılığı yeterli bulunca, birden garsonun hızını kesti: “Oldu artık. Şimdi bizi rahatsız etmek yok. Bu masayı unut, ben seni hatırlayıncaya kadar.” Gülerek Metin’e baktı: “Her şey tamam mı? Muhabbete geçelim mi?” Garson, Turgut’u
İttihatçılar'ın “Kızılbaş/Alevi/ Bektaşi uzmanı“ Dağıstanlı Sünni Çerkez kökenli Baha Said'in Meşrutiyet döneminde hazırladığı gizli çalışma 1927'den iti-baren Türk Yurdu mecmuasında yayımlanmaya başlanır. Amaç, Kızılbaşlığı Bek- taşilik içinde eritip, Türk Müslümanlığı olarak sunmaktır. Kemalist rejimin yarı-resmi yayın organi niteliğindeki
Sayfa 62
" Attilâ İlhan'la sık sık mektuplaşıyor ya da telefonlaşıyorduk. Yazdığım bölümleri Ankara'ya gönderiyordum. Bir otobiyografik roman mı yazıyorum, yarı otobiyografik; çevremi mi yazıyordum, ne kadar kurgu, yapıntı, ne kadarı gerçeklikten esinlenmeliydi? Bugün bunca yıl sonra açık seçik çözümleyemiyordum. Attilâ İlhan daha 'cesur' olmamı istiyordu. 'Türk romanında yazılmış şeyler bunlar' diyordu. Daha tahlilci, daha atak olmaya çalışıyordum. Dostlukların Son Günü'ndeki hikayelerden ne kadar uzaklaşmıştım! "
Sayfa 135 - Everest Yayınları
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.