Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalevala destanı
Kalevala'nın, kahramanlar diyarının şiirlerini, folklor araştırmacısı Elias Lönnrot 1800'lerin ortalarında derlemiştir. Lönnrot, Fin ve Karelya halklarının, çoğu hiçbir zaman yazıya dökülmemiş olan, sayısız mit ve efsanesini bir araya toplamıştır. Basılı halde resmileşen bu şiirler, ulusun Rusya' dan bağımsızlığını ilan etmesine daha onlarca yıl kala, Finlandiya kültürü ve dilinin tehdit altında olduğu bir zamanda, tam ve eksiksiz Fin destanı haline gelmiştir. Bu şiirler yaratılış, kahramanlık, kehanet, şiddet ve ölüm temalarını işlerken, başka şeylerin yanında, kahramanların sahibine sonsuz refah getiren ve gizemli bir tılsım olan efsanevi Sampo'yu ele geçirme mücadelesini anlatır. Kalevala, ilk insan Vainamöinen'in ve ayrıca demirci İlmarinen ile savaşçı Lemminkainen'in maceraları anlatır. Şiirler yaratılış hikayesiyle başlar: Tanrıça İlmatar, hamileliğinin son aşamasında, henüz doğurmamış ancak doğum sancıları başlamış halde denizde uzanmış yatmaktadır. Orada, bir kuş kucağına yedi tane yumurta bırakır. Tanrıça hareket edince yumurtalar düşüp kırılır ve bu yumurta parçaları dünyayı oluşturur. Kalevala'da bu üç sihirli nesne önemli rol oynar: Sampo: un öğütür, tuz üretir, para basar Kantele: dinleyenleri büyüler ve onları derin bir uykuya daldırır Dokuma mekiğinden yapılan bir kayık kahramanları Pohjola'ya taşır.
"İnsanlığın ne garip zaafı bu yumurcaklar?"
Reklam
Artık erkeklerin neden meme uçları olduğunu biliyorsunuz. Onlar temelde dişidir, sadece birkaç ekstra modifikasyon ile motoru biraz güçlendirmişlerdir. Tüm bunlar, aslında kocanızın da bebek emzirebileceğinin ortalığa saçılmış kanıtlarıdır. Hanımlar, sayfaya biraz daha eğildiğinizi görür gibiyim. Eğer erkekler yeterince alkol alırlarsa, süt salgılarlar. Karaciğer kadınlık hormonlarını bastırır, yine de kadınlar bunun üstesinden gelecek kadar süt salgılayabilirler. Fakat eğer bir erkek uygun miktarda bira ile karaciğerini harap ederse bu utanç verici sır açığa çıkar. Görüyorsunuz ya, her erkeğin içinde özgür kalmaya çalışan bir kadın yatar. Bir erkeğe süt salgılatmanın diğer bir yolu onu önce açlıktan süründürüp sonra doyurmaktır. İkinci Dünya Savaşı sonlarında, Japon toplama kamplarından açlıktan ölmek üzere 500 savaş esiri kurtarılmıştır. Onca yıllık açlıktan sonra birden gıdaya kavuşan erkeklerin birden göğüsleri büyümüş ve süt salgılamaya başlamışlardır. Kadınlık hormonları, açlık yüzünden çalışamaz hale gelmiş karaciğerlerinden önce devreye girmiştir.
Sayfa 209Kitabı okudu
Bir öğrencisi Nietzsche'yi şöyle hatırlar: "Aslında hilebaz ve yaramaz yumurcaklar olmamıza rağmen bize yoldaşları gibi davranırdı. Görünüş bakımından hassas ve kibar yapısı vardı, hafif efemine havası asker bıyığıyla tam bir zıtlık oluşturuyordu. Zaten bıyığı yüzünün diğer özelliklerini geride bırakıyordu."
Şehir ışıl ışıldı; ışıklar yanıp sönüyor, her yeri hareketlendiriyordu. Tiyatro Meydanı’nda otobüslerin beyaz ışıkları ve tramvayların yeşil farları birbirine karışmıştı. Muir & Merrilees’in sonradan inşa edilen onuncu katında, üzerinde rengârenk ışıklar taşıyan bir kadın, elinde tuttuğu “İŞÇİ GÜVENLİĞİ” pankartındaki harfleri teker teker
Sayfa 55 - Dedalus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben de meseleyi anlatayım yumurcaklara, Erkek bozuntularına, yetişkin erkeklere, Kendilerini üstün erkek sananlara, hele onlara!
Sayfa 251Kitabı okudu
«Birer yumurcaktınız savaş sırasında, tıpkı üst kattakiler gibi!» Başımla sözlerini onaylıyordum. Savaş sırasında, çocukluktan yeni çıkan kadın tanımamış delikanlılardık. «Ama yazacağınız bu değil, tabii! Sümüklü yumurcaklar değil de birer erkek olduğunuza herkesi inandıracaksınız, sinemada da rollerinizi Frank Sinatra ve John Wayne ya da ünü büyük, savaşçı görünüşlü pis moruklardan bazıları oynayacak. Ve savaş tek kelimeyle eşsiz olacak, ardından bir sürüsü daha gelecek başımıza. Bu savaşlarda da yukardakiler gibi yumurcaklara görev verilecek.» Her şeyi anladım. Onu çileden çıkaran savaştı. Çocuklarının ya da başkalarının evlatlarının savaşlarda ölmesini istemiyordu. Ve savaşları, kısmen de olsa, kitaplarla filmlerin kışkırttığına inanıyordu.
Çocuklar, Gençler, Filmler Tıbbî, İlmî ve İçtimaî eserleriyle tanınan değerli sayla­vımız Dr. Osman Şevki Uludağ, yeni bir eser daha verdi: (Çocuklar, Gençler, Filmler...) Dikkatle okunduğu ve üzerinde ciddiyetle durulduğu takdirde Türk çocuklarının-hele son yıllarda pek âvâreleşen Türk çocuklarının - ruh, ahlâk ve karakterleri üzerinde
Cinsiyetlerin Savaşı
Sperm ve yumurtalar da eşit miktarda gen katkısı yaparlar fakat yiyecek rezervi açısından yumurtalar çok daha fazla katkı yaparlar: gerçeği söylemek gerekirse spermler yiyecek konusunda herhangi bir katkı yapmazlar ve yalnızca genlerini yumurtaya en hızlı şekilde ulaştırmakla ilgilenirler. Dolayısıyla gebeliğin başlangıç anında baba çocuk için kendi payına düşen(yani yüzde 50) kaynak yatırımından daha azını yapmış olur.
Sayfa 201Kitabı okudu
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.