Hemen hemen bütün semavi dinlerde ilk insan Adem kabul edilir. Peki ya Adem’den önce de hayat varsa, o hayatı yaşamak nasıldır, hiç düşündünüz mü?
Belki siz düşünmediniz ama Jack London düşünmüş.
Jack London, çalışırken yaptığı araştırmalar esnasında kurguladığı, 1906 yılında kaleme aldığı ve iki ay içerisinde bitirdiği bu macera dolu kitabı ile insanlığın ilkel tarihini kurgulamış.
Yazarımız, rüyasında insanlığın ilk çağlarını gören sekiz yaşındaki bir çocuğun hikayesinden yola çıkarak, yabanıl hayatı ve insanlığın evrimsel sürecini, üç insan türü üzerinden (Ağaç insan, halk, ateş insan) okuyucusuna aktarmış.
Ağaç insan; en ilkel yaşamı süren, maymunlara benzeyen, ağaçlarda yaşayan insan türü.
Halk; hem ağaçlarda, hem mağaralarda yaşayan insanlar.
Ateş insan; ateşi bulan ve kullanan, ok ve yay kullanarak avlanan, saldırgan insan türü.
Mağaralarda yaşamak, bataklıklara dalmak, derelerde akıntıya kapılmak, ormandan başka yer bilmemek, okla vurulmak…
London vahşi doğadaki yaşamı öyle canlı anlatmış ki, okurken bazen Koca Diş, bazen Tez Ayak, bazen Kızıl Göz, bazen Sarkık Kulak oluyorsunuz.
Genel olarak hikaye ve olayların birbirine bağlanış şekli, akıcı bir dille, başarılı bir şekilde anlatılmış. Özellikle o dönemde kullanılan temel eşyaların icadı, bulunması, bunları yazarın kurgusu üzerinden okumak keyifliydi.
İçinde reenkarnasyon olan, biraz spiritüel, biraz ütopik bir kitap olmuş. Galiba Jack London okumaktan büyük keyif alıyorum.
Kitap bittikten sonra aklımı en fazla meşgul eden;
uykuda düşme gerçekten de atalarımızdan mı bize kaldı?