... bu cemiyetin (İttihat ve Terakki) ve başarılan ihtilâlin altın devri, destanı (epik) devri, ancak bir göz açıp kapayacak kadar sürdü. O altın devri ki, imparatorluğun uyuşukluğunu birden harekete getirdi. Milleti aşağılık duygusundan uyardı. Ortaya şan ve şöhretleri derhal efsaneleşen genç kahramanlar attı. Fakat imparatorluğun idaresine el koyarken, hatta daha ilk adımlarda idealizm ve inkılâp heyecanından uzaklaştı. Kapalı bir zümre taassubundan başka sürükleyici kuvveti kalmayan bahtsız bir komite, bir yârân demeği haline geldi. Bir klik idaresine hızla sürüklendi. Bu zümre, en kısa zamanda, kaba sindirme tedbirlerinden başka bir şeyden anlamayan basit bir baskı idaresi karakterini benimsedi. İlme dayanan bir fikirden, yazılmış düsturlardan ve inançlı olarak yetişen bir kadrodan sonuna kadar yoksun kalan bu idarenin başındakiler, iptidaî bir Balkan politikacılığının kaba, sert usullerine kendilerini kaptırdılar. Ve bir daha ondan kurtulamadılar. İlmî bir dünya görüşü olmayan kapalı ve mutaassıp birer insan olarak kaldılar.
Halktan geldiler. Fakat kısa zamanda halktan koptular. Birer halk adamı, hatta birer efsane kahramanı gibi çıktılar. Fakat hemen birer sorumsuz klik adamı oldular. İstibdada karşı ayaklandılar. Fakat getirdikleri de bir nevi istibdat oldu.