Hayat, herkesin belli bir rol aldığı sahnedir.
- William Shakespeare
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitap hakkında değildir. Shakespeare’in yaşadığı çağa, İngiltere’nin siyasi tarihine, eserin ilham kaynaklarına ve Shakespeare’e yöneltilen eleştirilere dair kapsayıcı bir yazıdır. Konu başlıklarına ayırma sebebim daha rahat okunabilmesi içindir.
Ali Haydar Paşa’nın Hatıratlarıyla: Arap İsyanı
Osmanlı yönetimi, Arabistan yönetimini ellerinde tutmak için ve Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin’e karşı, Şerif Ali Haydar Paşa’yı 1916'da tayin etmişlerdir. Böylece Şerif Ali Haydar Paşa, son Osmanlı Mekke Emir’i olarak karşımıza çıkar. Ancak İngilizlerin desteklediği Şerif Hüseyin’e karşı
Kader meselesinin sırları üzerinde Hazret-i Ömer'e ait şu iki menkıbe dâvayı çok derinlere götürür ve düğüm noktasını ele verir.
Veba mıntıkasına girmeksizin geriye dönerken ona sorarlar:
-Ya Ömer, Allahın takdirinden mi kaçıyorsun?
Müminlerin Emiri cevap verir:
- Evet; Allahın takdirinden Allahın kazasına sığınmaya gidiyorum!
Bir defasında da bir hırsıza sorar:
-Bu işi niçin yaptın?
-Allahın takdiri böyle olduğu için yaptım!
Hazret-i Ömer suçluya iki ceza tertip eder. Niçin böyle yaptığını soranlara da der ki:
- Cezanın biri hırsızlık yaptığı için... İkincisi de Allaha iftira etmekten, Allah adına yalan söylemekten...
Aynı kader sırrı, aynı zamanda her şeyin Allahtan olduğu hikmetini de Hazret-i Ali'nin şu ifadesinde bulur:
- «Taneleri yarıp parçalayıcı ve bütün canlıları yaratıcı Allah üzerine yemin ederim ki, biz Allahın kaza ve kaderi olmadan ne bir ovadan geçebilir, ne de bir vâdide konaklaya biliriz.»
Sayfa 87 - KADER MESELESİ VE ALLAH'I TENZİHKitabı okudu
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Hz. Ömer'in başından geçen çok güzel bir hadise vardır:
Kendisinin müminlerin Emiri olduğu dönemde bir görevi de hutbe vermekti.İnsanlara yapmaları gerekenler hususunda tavsiyelerde bulunup onlara dürüstlüğü hatırlatıyordu.
Bir gün gezinti esnasında bir pencereden içeriyi gördü. İçeride içki içen ve sarhoş gibi görünen bir genç vardı. Hazreti Ömer'in celâli hepinizin malumu! Kapıyı yıkıp içeri girdi, genci yakasından kavrayıp şöyle söyledi;" Demek benim gözetimim altında iken içiyorsun!?"
Genç ise,"Ben bir haram işledim, sen ise üç." diye cevap verdi. Hz. Ömer bu cevap karşısında şaşırıp kalmıştı. "Sen neden bahsediyorsun?" diyince genç;
"Evvela benim penceremden içeri baktın. Bir Müslümanın mahremiyetine hürmet etmen gerekirdi; içeri bakmamalıydın. İkincisi, benim içki içtiğim zannında bulundun. Bunu bilemezdin. Su veya süt içiyor da olabilirdim. Üçüncüsü, evime benim müsaadem olmadan girdin, bunu da yapmamalıydın. Davet edilmediğin sürece iman eden birinin evine girme. Üç haram fiilde bulundun!" deyince, Hz. Ömer özür dileyerek genci serbest bıraktı ve oradan ayrıldı.
Aradan birkaç hafta geçti, Hz. Ömer mescitte hutbe verdiği sırada aynı genç içeri girdi. Hz. Ömer hutbeyi bitirince genci yanına çağırıp tenhada ona dedi ki; "O vakitten beri hakkında tek kötü söz sarf etmedim."
Genç; "Ben de o vakitten beri ağzıma bir yudum içki koymadım." diye cevap verdi.
Bir gün gezinti esnasında bir pencereden içeriyi gördü. İçeride içki içen ve sarhoş gibi görünen bir genç vardı. Hazreti Ömer'in celali hepinizin malumu! Kapıyı yıkıp içeri girdi, genci yakasından kavrayıp şöyle söyledi; "Demek benim gözetimim altında iken içiyorsun!?" Genç ise, "Ben bir haram işledim, sen ise üç." diye