Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

133 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Adalet, Irkçılık ve Aşka Shakespeare’in Gözünden Bakmak: Venedik Taciri
Hayat, herkesin belli bir rol aldığı sahnedir. - William Shakespeare 1. Giriş: Bu yazı yalnızca kitap hakkında değildir. Shakespeare’in yaşadığı çağa, İngiltere’nin siyasi tarihine, eserin ilham kaynaklarına ve Shakespeare’e yöneltilen eleştirilere dair kapsayıcı bir yazıdır. Konu başlıklarına ayırma sebebim daha rahat okunabilmesi içindir. İlginizi en çok çeken başlığa yönelmek de sizin tercihinizdir. Okuyacak olan herkese teşekkürlerimle. 2. Shakespeare Kimdir? Gerçekten Yaşadı mı? Dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biri olarak anılan İngiliz yazar
William Shakespeare
William Shakespeare
, günümüze dek ulaşan onlarca oyunu ve yüzlerce dizesiyle, onu tanıyan her okurda büyük etkiler bırakmıştır. Komedyaları, tragedyaları, şiirleri ve soneleriyle İngiliz Edebiyatının kurucu metinlerine imza atmış ve kendinden sonra başta Avrupa edebiyatı olmak üzere, bütün coğrafyalardaki yazar ve şairleri etkilemiştir. Hayatına dair elimizde çok az veri olması sebebiyle kimi araştırmacılar onun gerçekte yaşamadığını iddia ederler. Çağdaşı olan bir başka İngiliz yazar
Christopher Marlowe
Christopher Marlowe
’un aslında Shakespeare olduğu, borçlarından dolayı bir dönem saklanmak zorunda olduğu ve takma isimle oyunlar yazdığını söyleyenlerin sayısı da az değildir. Fakat bunlar henüz kanıtlanmamış savlardır. Eserleriyle bizi büyülemeye devam eden kişinin William Shakespeare olduğunu düşünmeye devam etmek yanlış değildir. 3. Venedik Taciri Ne Zaman Yazıldı ve Çevrildi? “Söyle nerede doğar sevda Gönülde mi, akılda mı? Neyle beslenir o böyle?” (sayfa 59) 400 yılı aşkın bir süredir edebiyat sahnesinde yer alan
Venedik Taciri
Venedik Taciri
adlı bu oyun, Shakespeare’in komedyaları arasında anılır. Fakat bu oyunun trajikomik sahnelere sahip olduğu gerçeğini de değiştirmez. 1600 yılında ilk basımı yapılmış olsa da, kayda geçirildiği tarih 1598’dir. Bazı tarihsel bilgiler ışığında yazılış tarihinin birkaç yıl daha önce olduğu tahmin edilmektedir. Venedik Taciri’nde yer alan Bassanio, Portia, Shylock gibi ikonik karakterlerin daha sonra kaleme aldığı
On İkinci Gece
On İkinci Gece
,
Nasıl Hoşunuza Giderse
Nasıl Hoşunuza Giderse
,
Kuru Gürültü
Kuru Gürültü
gibi komedyalarında yer alacak olan karakterlere rol model olduğunu ve bu karakterlerin daha fazla özellikle donatılmış hallerini gördüğümüzü söylemek mümkündür. Bu da Shakespeare’in hiçbir zaman tekrara düşmediğinin, yarattığı onca karakterin hepsine kendine has özellikler yüklediğinin ve izleyiciye (ve okurlara) her zaman farklı karakterler sunduğunun bir kanıtıdır elbette. Türkiye sınırları içinde çevrilen ilk Shakespeare yapıtı
Venedik Taciri
Venedik Taciri
’dir. Daha çok “
Kıskanmak
Kıskanmak
” romanıyla tanıdığımız, Türk Edebiyatının önemli yazarları arasında gösterilen
Nahid Sırrı Örik
Nahid Sırrı Örik
’in babası Örikağasızade Hasan Sırrı tarafından çevrilen piyes, 1884 yılında Kitapçı Arakel tarafından basılmıştır. Devlet adamı ve eğitimci olan Hasan Sırrı’nın yaptığı çeviri tam metin ve aslına sadıktır. Aradan geçen 138 yılda onlarca yayınevi tarafından farklı çevirilerle Türk okurlara sunulan eserin Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’ndeki çevirisi ise tam bir Shakespeare uzmanı olan
Özdemir Nutku
Özdemir Nutku
’ya aittir. 4. Venedik Taciri’nin Tarihsel Arka Planı: Shakespeare Irkçı mı? “Beynimiz duygularımızı dizginleyecek yasalar koyabilir, ama ateşli tutkular soğuk kuralların üstünden atlayıp geçer: gençlik denilen çılgınlık öyle bir tavşandır ki kötürüm olan doğru bir öğüdün ağlarının üstünden atlayıverir.” (sayfa 9)
William Shakespeare
William Shakespeare
’in bu oyunundaki Yahudi karşıtlığı her zaman gündemde tutulmuş, eleştirmenler ve okurlar tarafından eleştirilmiştir. Oyundaki Shylock karakterinin Yahudi bir tefeci olması ve Venedik yasalarınca yargılanıp haksız bulunması ve hatta üzerine aşağılamalara maruz kalması şüphesiz oyunu okuyan her okurun zihninde bir soru işareti doğurmuştur. Shakespeare bir ırkçı mıdır? Dili kullanma becerisiyle milyonlarca insanı etkilemiş olan bir yazarın ırkçı olması her şeyden önce elbette şaşırtıcıdır ve kulağa hoş gelmez. Gelin bu durumun tarihsel arka planına bir göz atalım. Yıl 1290, Shakespeare’in doğmasına henüz 274 yıl var ve muhtemelen 5. kuşaktan akrabaları bile hayatta değil. Kral 1. Edward’ın resmi emri ile İngiltere topraklarında yaşayan Yahudiler’in sınır dışı edilmesine karar verilir. İngiliz kimliğine sahip olan Yahudiler yüzyıllarca ana vatanlarından uzak bir şekilde yaşadılar, ta ki 17. Yüzyılda asker ve devlet adamlığı yapmış olan Oliver Cromwell’in sürgündekilere yeniden kapıları açana dek. Günümüzde Avrupa’da insan hakları savunucusu olarak görülen her toplumun geçmişlerinin biraz karanlık olduğunu gözler önüne seren bu öykü, İngiliz tarihine dair çok fazla şey anlatıyor elbette. O dönemlerde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ayrımcılığa maruz kalan ve sınır dışı edilen Yahudi halklarını kabul eden tek devletin Osmanlı İmparatorluğu olduğu bilgisini de buraya dip not olarak eklemek gerek fakat bu yazının konusundan uzaklaşmadan tekrar bağlama dönelim.
William Shakespeare
William Shakespeare
ve
Christopher Marlowe
Christopher Marlowe
gibi İngiliz edebiyatının çok güçlü isimleri hayatları boyunca çevrelerinde belki de hiç Yahudi görmediler. Takdir edersiniz ki sosyal medya gibi bir kaynakları da yoktu Yahudiler’e dair bilgi toplayabilecek ve araştırma yapabilecek. Bu durumun, çevrelerinde anlatılanlarla insanların zihinlerinde bir Yahudi imajı yaratılmış olduğunun en net kanıtıdır. Buna Shakespeare ve Marlowe başta olmak üzere, kültür sanat üzerine üretim yapmış olan diğer sanatçılar da dahildir. Ortaçağ zihniyetinde kendinden olmayanı dışlama ve hakir görme örnekleri sıkça görülen bir durumdur. Kaldı ki günümüzde dahi bu kadar imkân ve teknoloji olmasına rağmen milletlerarası ırkçılık, birbirlerini hor görme, aşağılama ve hatta savaş açarak öldürme gibi durumlar devam etmektedir. Hal böyle olunca ve olaya dönemsel yaklaşınca durum ortaya çıkmış oluyor. Fakat bu elbette ki, ırkçılığın gerekçesi olamaz. Bir insan, her durum ve koşulda iyi bir insan olabilmelidir ve bu içten, yürekten gelen bir şeydir. Nitekim elde bulunan tüm bu veriler ışığında William Shakespeare’i ırkçı olarak kabul edemeyiz. Zira en iyi yazarlar en yalancı yazarlardır aynı zamanda. Ve hiçbir yazar yarattığı karakterlerin dünya görüşlerine göre değerlendirilemez. Shakespeare’in oyunları için oluşturduğu yüzlerce karakter ve tiplemenin hiçbiri tam anlamıyla kendisini yansıtmaz. Mesleği yazarlık olan bir kişinin her tipte insan yaratması kadar doğal bir şey olamaz. Dünya var olduğu müddetçe ırkçı insanlar da, hümanist insanlar da, dindar ve inançsız insanlar da, iyi ve cani insanlar da var olacaktır ve bu türden karakterleri yaratarak haklarında yazmak, onları desteklemek anlamına gelmeyecektir. 5. Dönemin Venedik’ine Dair: “Müzikten etkilenmeyecek hiçbir varlık yoktur dünyada.” (sayfa 105) Öncelikle şunu ifade etmek gerekir. Oyun İngiltere topraklarında değil, Shakespeare’in oyunlarında sıklıkla ziyaret ettiği yerlerden birinde, Roma/İtalya topraklarında geçer fakat bu kez bağımsız bir kent olarak Venedik’teyizdir. Buna rağmen Shakespeare’in İtalya’ya hiç gitmediği de bilinir. Kentin kendine ait yasaları ve yönetimi vardır. Bir kent devleti olarak yüzyıllarca Avrupa’nın en zengin ve en refah toprakları arasında yer alan Venedik, diğer ülkeler tarafından bir cazibe merkeziydi. Günümüzde Londra, Paris, Roma, Viyana gibi gösterişli kentlerin o dönemdeki temsilcisi Venedik’ti ve bu durum edebiyat metinlerine de yansımıştı. Oyunun geçtiği dönemlerde Venedik’te de Yahudiler vatandaş olarak kabul edilmiyor, ikinci sınıf muamelesi görüyorlardı ve bu durum yasalarca da korunmadıkları anlamına geliyordu. Fakat yine de onların ticaret yapmasının önünde bir engel bulunmuyordu. Çok fazla Yahudi tüccar ve tefeci olmasının yanı sıra, çok yoksul kesimler de bulunuyordu fakat genelde edebiyat metinlerinde işlenen Yahudi tiplemeleri sıklıkla tefeci ve paralı kimselerdir ve Shakespeare de
Venedik Taciri
Venedik Taciri
isimli bu oyununda bu durumu devam ettirir. 6. Oyundaki Yahudi ve Hristiyan Tiplemelerine Dair: “Şunu iyi bil ki, Bassanio, işine geldiğinde Şeytan da Kutsal Kitap’tan örnekler verebilir. Kendine kutsal tanık bulan kötü bir ruh Yüzüne gülen alçağın biridir, Dışı iyi, ama içi çürümüş bir elma gibidir. Ah şu sahtekârlık ne düzgün görünür dışarıdan!” (sayfa 17) Shakespeare’in Shylock isimli karakteri Yahudi bir tefecidir. İnsanlara borç verir ve senet imzalar. Zamanı geldiğinde de misliyle verdiği borcu geri alır. Oyun içinde Antonio isimli bir karakterin ondan borç alması oyunun ana temasını oluşturur. Fakat Antonio'nun borç alma nedeni de çok yakın dostu Bassanio içindir. Bassanio, sevdiği kadının karşısına çıkacaktır fakat gerekli finansal özgürlükten yoksundur. Çok iyi dost olan bu ikilinin ilişkileri dikkatle incelendiğinde saf bir arkadaşlığı görebiliriz. Çıkarsız, iyi niyete dayalı, ciddi anlamda bir dostluktur onlarınki. Shakespeare bir yandan her zamanki gibi yan öyküleri de devam ettirse de, bağlamdan kopmayarak bu konu çerçevesinde bitirir öyküsünü. Antonio, bir sürü gemisi olan, zengin bir karakter olarak tanıtılsa da, acilen paranın gerekmesi sonucu gemileri dönene dek birinden borç almak zorunda kalır. Oyun boyunca asla ismiyle hitap edilmeyen ve sürekli “Yahudi” olarak ötekileştirilen Shylock, Antonio’ya borç verecektir fakat buna rağmen Antonio’nun aşağılamalarına maruz kalacaktır. Antonio aldığı parayla Bassanio'nun derdini çözmek ve dostunun ilişkisine yardım etmek amacındadır. Hristiyanların dünyasında bir Yahudi’yi resmeden Shakespeare, onun toplum içindeki yalnızlığını başarılı bir şekilde ortaya koyar. Bütün dışlanmalara ve ayrımcılığa öylesine alışmıştır ki Shylock, bir yerden sonra bunları artık duymazdan gelmeye başlar. Uğradığı sistematik ırkçılık, kanıksanmış bir durumdur artık onun için. Ve bu milletsel değil, dinsel bir ayrımcılıktır. Tıpkı günümüzde de dünyanın birçok noktasında yaşanmaya devam ettiği gibi. Fakat öyle bir an gelir ki, Shylock da sesini yüksek perdeden duyurma ihtiyacı hisseder ve onu dinleyenlere şu cümlelerle Yahudilerin de insan olduğunu anlatmaya çalışır: "Yahudinin gözleri yok mu? Yahudinin elleri, organları, bedeni, duyguları, sevgileri, tutkuları yok mu? Aynı yiyeceklerle beslenmiyor mu? Silahla yaralanınca aynı acıyı duymuyor mu? Aynı hastalıklara yakalanmıyor mu? Aynı ilaçlarla iyileşmiyor mu? Kışın soğuğunu, yazın sıcağını bir Hıristiyan gibi duymaz mıyız? Etimizi kesseniz bizim de kanımız akmaz mı? Gıdıklarsanız, gülmez miyiz? Bizi zehirleseniz ölmez miyiz? Bize haksızlık yaparsanız öcümüzü almayacak mıyız?" Son cümleden de anlaşıldığı üzere, yaşadığı zorbalık karşısında refleks olarak kendisini savunma ihtiyacı hisseden Shylock’un Hristiyanlar’a karşı bir tutum sergilemesini de olağan karşılamak gerekiyor zira nefret nefreti doğuruyor ve sonucunda kimse kazanmıyor. Tefecilik gereği verdiği parayı geri almak zorunda olan Shylock, imzalanan senede paranın ödenmemesi taktirde borçlu kişinin bedeninden yarım kilo et kesilecek ibaresini ekliyor. Antonio bunu güle oynaya kabul ediyor ve imzalıyor fakat gemileriyle ilgili bir sürü olumsuzluk meydana geldiği için bir anda parasız bir konuma düşüyor. Parayı ödeyemeyen Antonio ile hakkını almak isteyen Shylock’u Venedik mahkemesinde karşı karşıya görüyoruz. 7. Shakespeare’in Adaleti: Shylock mu Haklı, Antonio mu? Yoksa Adalet Sistemi Sorunlu mu?: “Adalet yerine getirilmezse, Nerede kalır devletin bağımsızlığı?” (sayfa 67) Venedik Taciri’nde Shakespeare’in adaletinin tecelli edişine hep beraber tanıklık ediyoruz. Kurulan mahkemede Yahudi Shylock ve Hristiyan Antonio karşı karşıya gelirler. Durum Shylock’un lehine gözükmektedir zira borç verdiği para zamanında ödenmez. Anlaşma gereği karşı tarafın bedeninden, kalbine yakın bir noktadan yarım kilo et kesilmesi gerekmektedir. Mahkemedeki birçok kişi Shylock’u ikna etmeye çalışırken o asla geri adım atmaz ve hakkı olanı almak ister. Merhamet etmesi gerektiğini söyleyenlere kulaklarını tıkar. Elbette bu durumu ona düşmanlık besleyen Hristiyanlar’a karşı düşman olmasıyla açıklamak mümkündür. Onun adalet anlayışında da bu vardır ve haklı olduğu için de gönlü ferah bir şekilde sonucu beklemeye başlar. Bu esnada Shakespeare, Portia ve Bassanio arasındaki aşk öyküsünü bu olayla birleştirerek ikisini bir sonuca bağlıyor. Antonio’nun dostu Bassanio, yaşananlardan dolayı üzgündür ve dostunun yardımına gitmek ister. Doğru seçimi yaparak elde ettiği Portia da onun gitmesini onaylar fakat kendisi de işin için dahil olur. Erkek kılığına giren Portia, bu ilginç davada yargıçlık görevini üstlenir. Okur olarak olayın absürtlüğü bizi yeterince şaşırtmamış gibi, bir de finalini garipsiyoruz doğal olarak. Oyunun sahnelendiği dönemde izleyicilerin nasıl karşıladığını bilemesek de, modern çağ insanları olarak
William Shakespeare
William Shakespeare
'in adalet anlayışı üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Tiyatroda erkeklerin kadın, kadınların da erkek kılığına girmesi binlerce yıllık bir gelenektir. Antik Yunan’da
Aristophanes
Aristophanes
’in oyunlarından beri aşina olduğumuz bu durum Shakespeare’in döneminde de gözde temalar arasındaydı. Portia’nın erkek rolüne girmesi ve bu garip adalet olayının Shylock’un aleyhine çevrilmesi oldukça ilginç anlara sahne oluyor. Bir türlü ikna edilemeyen Shylock, âdeta hukukun açıklarından yararlanılarak suçlu bulunuyor. Öyle ki, anlaşmada kan dökülmesine dair bir ibare bulunmaması, Shylock’un, Antonio’nun etini kesememesine neden olacak ve hatta onu öldürme teşebbüsünden dolayı da suçlu ilan edilip mallarına el konulacaktır. Bir anda her şey tam tersine dönmüştür. Shylock, kazanacağını umduğu bir davada mutlak suçlu ilan edilmiş ve mallarına da el konulmuştur. Hukukun açıklarından yararlanmak Antonio’yu haklı mı çıkarır yoksa Shylock’un anlaşması ta en başından hatalı mıdır? Yoksa Shylock haklı ve Antonio haksız mıdır? Bunlara karar veren kişi ise kılık değiştirmiş bir yargıç mıdır? Adaleti daha en baştan kandırarak olaylara dışarıdan müdahale etmek adaletin işlediğine mi işarettir? Yoksa tüm yaşananlar Shakespeare’in adalet mekanizmasına getirdiği eleştirilerden mi ibarettir? Elbette yaşananları bu şekilde farklı bir bakış açısıyla okumak da mümkündür. 8. Yan Öykülerden Biri: Yahudi & Hristiyan Aşkı: Oyunda işlenen bir diğer öykü ise Yahudi Shylock’un kızı Jessica ve Bassanio’nun dostu Hristiyan Lorenzo arasındaki aşk öyküsü. Dini inanışları farklı olmasına rağmen birbirlerine aşık olan ikilinin gelecekleri Shylock’un davayı kaybetmesine göre şekillenecektir. Net bir sonuca bağlanmasa da, aşklarının önünde herhangi bir engel bulunmadığı için onları mutlu hayal edebiliriz. Fakat buna rağmen her ikisinin de diğer dinin temsilcileri tarafından "yabancı" gibi sıfatlara maruz kaldığını da eklemek gerek. 9. Eserin İlham Kaynakları ve Shakespeare’in Mitoloji Sevgisi: “İşte gidiyor. Feryat eden Troya halkının Deniz canavarına kurban ettiği bakireyi kurtaran Alkides kadar vakur, ama sevgisi ondan daha üstün. Şimdi o kurban benim, diğerleri de Troyalı kadınlar, Ağlayıp sızlayarak işin sonun görmek için toplanmışlar.” (sayfa 59) Roma Hukuku’nda borca karşılık insanın bedeni talep edilebiliyordu. Son derece sert yasalarla korunan Roma İmparatorluğu’nun hukuk sistemini elbette Shakespeare biliyordu. Daha geriye gitmek gerekirse eğer, “borca karşılık et” konusunu Hindistan’ın büyük destan metinlerinden olan
Mahabharata
Mahabharata
’da görebiliyoruz. Hatta Hz. Musa’nın hayatında da benzer bir olay görmek mümkündür. Öyküdeki “mücevher kutusu” da yine Shakespeare’in birçok farklı eserden esinlenerek kendince yeniden düzenleyip yazdığı bir anlatıdır. Portia, taliplileri için altın gümüş ve kurşun kutuları getirtir ve üzerinde yazan cümleleri okuyup taliplinin seçim yapmasını ister. Doğru seçim yapan erkekle evlenecektir. Büyük çoğunluğu tragedyalar olmak üzere komedyalar üzerine de araştırmalar yapan psikanalist
Sigmund Freud
Sigmund Freud
, Shakespeare’in bu oyununda karşımıza çıkan mücevher kutusunu ise şu şekilde açıklar: Taliplilerden Fas Emiri güneşi, Arragon Prensi ayı, Venedikli genç ve yakışıklı delikanlı Bassanio ise yıldızı temsil eder. Freud’a göre efsane insani durumu gözler önüne serer. Troya Savaşı’nın ortaya çıkma sebeplerinden biri olan Paris’in “Üç Güzeller” seçimi de yine akla gelen bir diğer unsur. Bu kez ibre tam tersidir ve erkek üç kadın arasında bir seçim yapmak zorundadır. Afrodit’i seçen Paris’le Portia’yı elde eden Bassanio arasında bir ortaklık bulmak söz konusudur zira kendi kaderlerini kendileri seçerler. Kutsal Kitap’ın “Cenova” çevirisini okuyan Shakespeare, oyunundaki karakterleri isimlendirmek için yararlanmıştır. Hristiyanlık ve Yahudilik gibi dinler hakkında da daha detaylı araştırmalara girişmiş ve âdeta iç içe geçmiş bu dinleri farklı açılardan resmetmiştir. Öyküdeki bazı simgesel isimler ve yakıştırmalar adı geçen dinlerin önemli kişiliklerine göndermelerdir. Son olarak,
William Shakespeare
William Shakespeare
okuyan herkesin bildiği üzere, bütün oyunlarında Yunan ve Roma mitolojilerine mutlaka yer verir. Bu oyununda da önemli mitolojik kahramanlara, olaylara ve öykülere değinerek hikâyesini güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Bunlar arasında
Homeros
Homeros
'un
İlyada
İlyada
destanından aşina olduğumuz Troya Savaşı ve efsaneleri,
Rodoslu Apollonios
Rodoslu Apollonios
'un
Argonautika
Argonautika
adlı eseriyle öğrendiğimiz Argonotlar Destanı,
Medea
Medea
,
Herakles
Herakles
, İason, Sibylla gibi mitolojik öykülerin kahramanları karakterlerin cümleleri arasında dikkat çekiyor. Fakat dönemin İngiltere’sinde oyunlar oynanırken izleyicilerin kaçı bunların tamamını algılıyordu, bunu bilmek zor. 10. Shakespeare’in Kelime Oyunları ve Çeviri Üzerine: Oyunları ve şiirlerinde sıklıkla kelime oyunları yapan Shakespeare’in diğer dünya dillerine çevrilmesi bu sebeple daha zordur. Bu oyununda da nükteli bir karakter olan Lancelot’un sıklıkla yaptığı kelime oyunları
Özdemir Nutku
Özdemir Nutku
’nun harikulade çevirisiyle Türkçeleştirilmiş. Dipnotlarda gerekli açıklamalarla nasıl çevrildiğine dair detaylıca bilgi vererek biz okurları da bilgilendiren çevirmen teşekkürü hak ediyor elbette. 11. Venedik Taciri’nin Sinema Yolculuğu Hakkında: Venedik Taciri ilk olarak 1953 yılında sinemaya uyarlandı. O tarihten günümüze dek birçok televizyon ve sinema uyarlaması daha izleyiciyle buluştu. Bunlar arasında şüphesiz en başarılılarından biri 2006 yılında “The Merchant of Venice” orijinal adıyla uyarlanan ve boş rollerinde Al Pacino, Joseph Fiennes, Lynn Collins ve Jeremy Irons gibi isimleri barındıran filmdir. Filmin yönetmeni ise
George Orwell
George Orwell
'ın
1984
1984
isimli distopyasını da sinemaya uyarlamış olan Michael Radford’tur. 12. Son Söz: Tragedya ve komedya gibi dallarda tartışmasız bir önderliğe sahip olan
William Shakespeare
William Shakespeare
elbette ki bu edebiyat türlerinin yaratıcısı değildi. Uzun bir süreç olan edebiyat tarihinin o döneme kadarki kısmının büyük bir çoğunluğunu okumuş olan Shakespeare'in bu oyunu yazarken en büyük ilham kaynakları ve ustaları ise elbette ki Antik Yunan komedya yazarlarından
Aristophanes
Aristophanes
ve Antik Roma'nın komedya yazarlarından
Titus Maccius Plautus
Titus Maccius Plautus
ve
Terentius
Terentius
'tur. Buna rağmen o kendine has özelliklere sahip eşsiz bir yazardır ve eserleri de insanlık var oldukça varlığını sürdürecektir. Keyifli okumalar dilerim. “Hayatı fazlasıyla ciddiye alıyorsunuz, Bu da hayatı size zehir eder” (sayfa 4)
Venedik Taciri
Venedik TaciriWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,7bin okunma
··1 alıntı·
1 artı 1'leme
·
11,5bin görüntüleme
Tahsin Gün okurunun profil resmi
Kelimeler kifayetsiz yorumunuza !!
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Sağ olunuz efendim, zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. ^^
Dora okurunun profil resmi
Shakespeare final sınavında sorumlu olduğumuz eserlerden biriydi bu. Şiir yazmıştım eserler için. AA ile geçmemi sağladı. Buraya da ekleyeyim (sadece venedik taciri için yazdığımın bir kısmı): "The souls are sold For the sake of gold"
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Ooo tebrikler Dora Hanım. Diğerlerini de görmek isteriz (ya da isterim).
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
ecitah okurunun profil resmi
İncelemelerin çok başka bir boyut biliyo musun 🤩
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. 😊
Pluviofil okurunun profil resmi
Ben bu hikayeyi çocuklar için yazılan bir ceviriden okumuştum 133 sayfalık kitabı 20 sayfaya sığdırmaya çalışmışlar ne büyük hata! Incelemenden sonra Iş bankası yayınlarını almaya karar verdim. Bu kitabı ve Shakespeare ait bütün kitapları. Çünkü çok güzel bir inceleme yazmışsın, kitaba dair herşey var. Kendi adıma teşekkür ediyorum 😊
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Kesinlikle klasiklerde ilk tercih İş Bankası olmalı. :) Özdemir Nutku iyi bir çevirmen ve ayrıca tam bir Shakespeare uzmanı. ^^
Bu yorum görüntülenemiyor
jack okurunun profil resmi
Bravo. Elinize Sağlık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.