432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Bu kitabın şahsında varoluşçu temel metinlerarası bir karşılaştırma yapıp, kitapların varoluşçuluk ekseninde birbirlerine olan konumunu irdelemeye çalışacağım. Temel metinler olarak Üçleme, Yabancı ve Bulantı ( Sartre’ın romanlarından herhangi biri, ya da hepsinin bu anlamdaki bileşkesi diyelim) seçiyorum. Tabi incelenecek çok farklı metinler
Üçleme
ÜçlemeSamuel Beckett · Ayrıntı Yayınları · 2011149 okunma
Biliyor musunuz? Siz ağrı nedir biliyor musunuz? Hiç ağrının şiddeti ile daldığınız, bir anlık rahata kavuştuğunuz oldu mu? Tutun ki benim yaşamım otuz yıllık bir ağrıdır. Çaresiz, korkunç, ilacı belki olan, belki olmayan. Bir sancıdır benim yaşamım. Ağrının maksimum noktasında acı duymaz insan, dalar, kendini koyverir ağrı gölünün içine,kimi bulur orda
Reklam
İçgüdüsel Dolandırıcılık
Unutulmuş efsane Carlos Kaiser: 20 yıl hiç futbol oynamadan Brezilya'nın en ünlü futbolcusu oldu Brezilyalı "futbolcu" Carlos Kaiser, 1980'ler ve 1990'lar boyunca hiç futbol oynamamasına karşın, pek çok kulüple anlaşma yaparak, futbol tarihinin en büyük dolandırıcısı oldu. Carlos Henrique Raposo adıyla doğan Carlos Kaiser, 1980'ler
"Bir anlık yaşamı kalmış kişinin artık gizleyecek bir şeyi yoktur."
Sayfa 7
772 syf.
·
Puan vermedi
Sen artık gözümde çok daha iyi bir şairsin...
Türk Edebiyatında en başarılı bulduğum şairdir Nazım Hikmet. (Bu kitabı okumadan önce, yıllar önce karar vermiştim). Ama Nazım’a dair birkaç kitap okuduğumdan dolayı Nazım’ı hiç sevmiyordum(en çokta çapkın oluşunu sevemedim. ) Kitabı okudukça küfürler ettim “lan bu kadar seviyorsun ve aldatacaksın” diye. O kadar içten cümleler var ki aşka dair etkilenmemek hayran kalmamak elde değil. Ve kitapta en çok geçen cümle (sanırım) “Seni göresim geldi”. Ne kadar çaresizlik ve özlem kokan bir cümle değil mi???...Ve ben bu kitabı okumadan önce Nazım’ın Piraye’yi sevdiğine hiç inanmıyordum. Sadece saplantı haline getirdiğine inanıyordum. Ama artık şunu iyi biliyorum ki Nazım , Piraye’yi ölesiye sevdi. Ama neden aldattı? İşte bu soruya bir cevabım yok. Ama kendimi şöyle avutuyorum “kafası karışıktı, ve bir anlık hataydı” ki büyük ihtimale bu kuru bir avuntudan öte değil....772 sayfa oku, oku bitmiyor ve hayatımda şimdiye kadar okuduğum en kalın kitap:). Bazen kitap beni sıkmadı değil ama yine de güzeldi tüm cefasına rağmen. Kitabın sonlarında ağlamamak elde değil. Bir adamın (Nazım Hikmet)çaresizlik içindeki haykırışları, özlemi, hastalığı ve tutsaklığı uykularınızı kaçırabilir. Acı içinde böyle bitmemeliydi diye sayıklabilirsiniz günlerce. Ama maalesef en güzel hikayeler korkunç acılarla biter. Acı bir hikaye.... Ayriyetten Nazım’ın özgürlüğünün elindenden alınması yıllarca mahpus olması hikayenin çok acıllı ve sancılı diğer kısmı....
Piraye'ye Mektuplar
Piraye'ye MektuplarNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20175bin okunma
Hapishanede anlatılan hikayeler
“Hapishanede anlatılan her hikaye gibi bizimki de anlık bir kaçış olanağı sağlıyordu. Dinleyebilen dağı aşmayı başarıyordu. Okuduğumuz hikayede yalnızca olay dizisi, merak ögesi, diyalog değil, aynı zamanda doğal olan, dışarda uyanmakla ilgili, ama içerde olmayan her şey vardı. Bu penceresiz odada okunan hikaye dağları, sessizliği, dans etmeyi, hangi sokakta yürüyebileceğini seçmeyi, kişisel davranış özgürlüğünü ve onun ödülü olan gizdeşliği, ne zaman ne yiyeceğine karar verme hakkını, düşünmeden bir pencereyi açabilmeyi, bir trene binebilmeyi, yıkanabilmeyi, kimsenin ardında ne olduğunu göremediği kapıları hatırlatıyordu.”
Sayfa 25
Reklam
179 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.