Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ZAMANIN ÖTESİNDE BİR KİTAP
"Bazen bütün gün metroyla gezip onlara bakıyorum, onları dinliyorum. Kim olduklarını, ne istediklerini ve nereye gittiklerini öğrenmek istiyorum sadece. Bazen Eğlence Parklarına gidip jet arabalarına bindiğim bile oluyor, gece yarısı şehir sınırında yarıştıklarında... sigortalı oldukları sürece polisin umurunda olmuyor. Bazen metrolarda gizlice kulak kabartıyorum. Veya gazoz makinelerinin başındayken kulak kabartıyorum ve biliyor musun?" "Neyi?" "İnsanlar hiçbir şeyden bahsetmiyor." "Ah, bir şeylerden bahsediyorlardır mutlaka!" "Hayır, hiçbir şeyden bahsetmiyorlar. Genellikle bir sürü araba veya giysi markası ya da yüzme havuzu firması sayıp, ne güzel diyorlar! Ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor..."
22 Şubat 1962: Türkçü Gençler Atsız İçin Telaşlanıyor: 27 Mayıs ihtilali ve 13 Kasım tasfiyesinden sonra ordu içindeki dalgalanmalar devam etmişti. Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir cunta kurulmuş ve cunta Millî Birlik Komitesi üzerinde baskı uygulamaya başlamıştı. 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçlarından memnun olmayan bazı general ve
Reklam
Gece yarısı, şehrin ortasında, nehir kenarında bir otoyol üzerindeki tünelde biten bir peri masalı. Araba bir sütuna çarpıp alev alıyor ve prenses canlı canlı yanarak ölüyor. Artık araba gömülmüş bir cesetten başka bir şey değil. İşte Diana buydu, yani bana göre..
Sayfa 49 - Metis YayınlarıKitabı okudu
"Bazen bütün gün metroyla gezip onlara bakıyorum, onları dinliyorum. Kim olduklarını, ne istediklerini ve nereye gittiklerini öğrenmek istiyorum sadece Bazen Eglence Parklarına gidip jet arabalarına bindiğim bile oluyor, gece yarısı şehir sınırında yarıştıklarında... sigortalı oldukları surece polisin umurunda olmuyor. Bazen metrolarda gizlice kulak kabartıyorum. Veya gazoz makinelerinin başındayken kulak kabartıyorum ve biliyor musun?" "Neyi?" "İnsanlar hiçbir şeyden bahsetmiyor." "Ah, bir şeylerden bahsediyorlardır mutlaka." "Hayır, hiçbir şeyden bahsetmiyorlar. Genellikle bir suru araba veya giysi markası ya da yuzme havuzu firması sayıp, ne guzel diyorlar! Ama hepsi aynı şeyi söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. Kafelerde de genellikle espri makineleri çalıştırılıyor ve genellikle aynı espriler yapılıyor veya muzik duvarının ışıkları yakılıyor ve bütün o renkli desenler inip çıkıyor, ama bunlar sadece renk ve tamamen soyut. Müzelerde de... müzeye gittin mi hiç?Tamamen soyut Artık sadece bu var. Amcamın dediğine göre bir zamanlar durum farklıymış. Çok eskiden bazen fotoğraflar bir şeyler söylermiş hatta insanları gösterdikleri bile olurmuş."
Sayfa 51 - İthakiKitabı okuyor
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Kadınları hiç sallanmayan, yapma memeleri, erkekleri araba markalarıyla tarif eden bir dünyada aşkın tel tel ele gelmesidir faşizm. Artık hiç kimseyi sevememektir .. . Bu ülke işte, bütün bu sayılan sebeplerle kapılmıştır artık bahtının rüzgarına, başlamıştır bulanık bir yarına yolculuğa...
Reklam
"Ama en çok da insanları seyretmeyi seviyorum, " dedi kız. "Bazen bütün gün metroyla gezip onlara bakıyorum, onları dinliyorum. Kim olduklarını, ne istediklerini ve nereye gittiklerini öğrenmek istiyorum sadece. Bazen eğlence parklarına gidip jet arabalarına bindiğim bile oluyor, gece yarısı şehir sınırında yarıştıklarında... Sigortalı oldukları sürece polisin umrunda olmuyor. Bazen metrolarda gizlice kulak kabartıyorum. Veya gazoz makinelerinin başındayken kulak kabartıyorum ve biliyor musun? " " Neyi? " "İnsanlar hiçbir şeyden bahsetmiyor. " "Ah, bir şeylerden bahsediyorlardır mutlaka! " "Hayır, hiçbir şeyden bahsetmiyorlar. Genellikle bir sürü araba ve giysi markası ya da yüzme havuzu firması sayıp ne güzel diyorlar! Ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. "
Sayfa 51 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Firari bir eski Mossad ajanı olan Victor Ostrovsky;"Sayanim"
"Ertesi gün Ran S. bizlere, Mossad operasyonunun önemli ve eşsiz bir parçası olan sayanim hakkında bir konferans verdi.Sayanim (yardımcılar), yüzde yüz Yahudi olmak zorundadır. Yurt dışında yaşarlar, İsrail vatandaşı olmasalar da pek çoğuna İsrail'deki akrabaları aracılı­ğıyla ulaşılır. Örneğin, İngiltere'de akrabası olan bir
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Üçüncü etken sabırdır. Bir sanatta ustalaşmış herkes, sanatta bir amaca ulaşmak için sabır gerektiğini bilir. Eğer kişi sonuca kısa yoldan ulaşmak isterse, asla bir sanat öğrenemez. Ne var ki çağdaş insan için sabır da bir disiplindir ve yoğunlaşma kadar güçtür. Tüm endüstrimiz bunun tersini körükler. Tüm makineler çabukluk için düzenlenmiştir; araba, uçak bizi varmak istediğimiz yere daha çabuk ulaştırır. Ayrıca ne kadar çabuk ulaştırırsa o kadar iyidir. Diğerinin süresinin yarısı kadar bir sürede aynı nicelikte mal üreten bir makine, yavaş olandan iki kat iyidir. Tabii ki bunun önemli ekonomik nedenleri vardır. Fakat diğer birçok durumda olduğu gibi, insani değerleri ekonomik değerler belirler. Mantık, makineler için iyi olan insanlar için de iyidir, biçiminde işler. Çağdaş insan işlerini hızla yapmazsa bir bir şey -zaman- yitirdiği kanısındadır, fakat kazandığında o zamanla ne yapacağını bilemez, o zamanı öldürmekten başka yolu yoktur.
Sayfa 129
Demirci gürledi: "Senin kılına dokunana bir kurşun var. Sana yan bakanın... Biz ölürsek ardımızda yarısı kırık bir örs, yama içinde bir körük, işte şunlar kalır. Ya onlar ölürse dünya kadar mal mülk... Para, at, araba, saray... Bir de orospu avratları kalır, fakir fıkaranın delikanlısına... Bir de orospu avratları kalır. Orospu kızları, gelinleri kalır. Bizim bir örsümüz, örsümüz kalır. Hele bir dokunsunlar Tellal kardeşime, hele bir tüyüne hile gelsin onun, görürler bol dünyayı başlarına nasıl dar ediyorum, hem de başlarına yıkıyorum. Sümüklü, alçak pezevenkler, bulmuşlar ağzı var dili yok fıkaraları zulmedip duruyorlar. Onların her şeyi var, bizim bir tek kırık yürek gibi örsümüz... Ocağımızda yanan közümüz var. İşte burada ilan ediyorum, Tellal kardeşimin kim kılına bile dokunursa onun kim olduğunu biz biliriz.. Hem de ocağını söndürürüz. Yediden yetmişe, yediden yetmişe..."
244 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.