Okuduğum her kitabında, her karakterin duygu dünyasını ayrı ayrı tanırken buluyorum kendimi. Bu kitap "dünyanın en güzel aşk hikayesi" olarak kalmaya devam ederken, hangi aşkın daha baskın olduğunu bilmek zorluyor biraz benim duygu dünyamı. Cemile, kısacık evlilik hayatında eşinden tam olarak sevgi görüp görmediğini anlayamamış, savaş nedeniyle de anlamaya fırsat bulamamış uçarı bir kadın, uçarı derken gülmeyi seven, hayat dolu, cesaretli bir kadın. Eşini savaşa asker olarak göndermiş, yüreğindeki boşluk daha da büyümüş. Savaş sürerken yaralı bir askerin de Cemile'ye duyduğu sessiz sevda romanın ana konusunu oluşturuyor. Ancak ortada birden fazla aşk vardı, birden çok sevdalık vardı. Aşk haklıydı ama hangisinin, kimin aşkı haklı olandı?
80 sayfada dopdolu ve bitmesini istemediğim bir roman okudum. Canım Aytmatov anlatımıyla beni çok uzaklara götürdü yine, yine hayran bıraktı kendine.