Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebem kuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama.... Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşuverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebem kuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim ne serden;
Ne denizlerden ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Friedrich Nietzsche’ye
Bir ben biliyorum
Yorgun gözlerinin altındaki halkaların
Ebem kuşağı olduğunu ve
İstediğinde yedi renk bakabileceğini
Siyah saçlarındaki akların aslında
Hırçın dalgaların gelgitlerinden oluşan
Yusufa en güzel hediye ayna. Kuyu dibinde kendini seyreder Yusuf. Zindan Yusuf'a bir ayna. Kişi kendini göremez, varlığı bir aynada kırılmadıkça. Ve ayna kırılmadıkça akis kesilmez.
Tekne, muradı akmak olan suya bir zindan. Akan suda ebrû ancak Allah'a ait. Aklıma Nil'de yüzen bebek Musa geliyor. Durgun suya düşer insanın ebrusu..
Bir ben biliyorum
Yorgun gözlerinin altındaki halkaların
Ebem kuşağı olduğunu ve
İstediğinde yedi renk bakabileceğini
Siyah saçlarındaki akların aslında
Hırçın dalgaların gelgitlerinden oluşan
Köpüklerin bulaşığı olduğunu
Bir ben biliyorum
Yüreğinin severken
Ölmekten değil de öldürmekten korktuğu için
Tir tir titrediğini
Kayboluşlarında kendini
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebem kuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama…
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebem kuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yardan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum,zavallı şairin
Görüp göreceği.
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebem kuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine
İnsanları gördüm.
Ne yardan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden…
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği. 
Ebem kuşağı, sana “rüya” diyen haklıdır
Yüreğinde biriken deniz ürkek ve kuru
Ebedî aşk hangi mum alevinde saklıdır
Kim taşır senden kalan bu çaresiz kamburu
Suskunum çünkü kaval çalmıyor, çoban ölü
Suskunum en onulmaz yarasında bu şehrin
O kim bilir nerede yine mahmur ve mağrur
Ebem kuşağı şimdi gözlerine gömülü
BAHARGÂH
Bilen var mı suyunu ne zaman içtiğini
Gergef olsam alır mı ellerine bir akşam
Şehir şehir dolaşıp anlatsam saçlarından yıldızlara dokunan kuşların geçtiğini
Suskunum çünkü kaval çalmıyor, çoban ölü suskunum en onulmaz yarasında bu şehrin
O kim bilir nerede yine mahmur ve mağrur
Ebem kuşağı şimdi gözlerine gömülü
Düşme artık ey rüya o isyankâr seraba
Sessizliği titretir gündüzünde bu şiir
Belki renkler dirilir taşın kalbinde o gün
İnci çiçeği olur dünyada Bâd-ı Saba..
İlkbahar yağmurunda mı?
Yoksa yaz yağmurlarında mı?
Ya da sonbahar yağmurlarında mı?
Yoksa hiçbirinde mi?
Süzülmeyecek misin gökyüzünden
Renklerin hayat vermeyecek mi ?
Şu kötülükten kararmış dünyaya
Umut vermeyecek misin altında el ele koşmak için can atan sevdalara
Temizlemeyecek misin kötü nazarları
Kurumuş gönüllerde çiçek yesertmeyecek misin?
Aşkını senle tarif edenlere vermeyecek misin bu fırsatı
Alâimisemâ veyahut ebem kuşağı veyahut kavs-i kuzah veyahut kavs-i kudret
Kim ne derse desin sana
Sen yine de gel
Yeşert umutları
Renk ver gökyüzüne...