Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“…Galata Mevlevihane’sine gittin mi hiç Melek?” dedi. “Birlikte gidelim bir gün. Oradaki mezarlığın girişinde ‘Mezarlık’ yazmaz biliyor musun? ‘Hâmûşan’ yazar. Ne demek bu biliyor musun? ‘Suskunlar’ demek. Ölülerin yok olup gitmediğinin, sadece sustuğunun simgesidir bu Mevlevilikte. Mezalıklar, ‘Suskunlar evi’ diye adlandırılır…” Oktay İhsan Anar(Suskunlar)
Sayfa 48 - LiteratürKitabı okuyor
«Hayatımda yaptığım en havalı şey ne biliyor musun? Gerçekten gurur duyduğum şey. Kayıp Zamanın İzinde'nin yedi cildini de okumuş olmak. Yedi koca cilt, tamamını okudum.»
Sayfa 129
Reklam
"Her şey az sonra düşüp yok olacağı uçurumun tam kıyısındaymış, tek bir itiliş bekliyormuş gibi görünse de havada dipdiri bir şeyler vardı"
Sayfa 13 - Doğan KitapKitabı okuyor
Benim içimde , daima var olacağını zannettiğim birçok şey yok oldu.
Ben yorgun damlayım gam denizinde Sen yorgun sevdasın aşkın izinde Yılan dili kerpedenler ağzında Bir yürek sıkılır geceler boyu
Bence bir kavmin oluşumundaki en önemli unsur, o topluluğun müşterek dile ve dine sahip olmasına rağmen bir şeyleri beraber yapmasıdır. Tarihi birlikte yaşamasıdır. Bu gündelik hayat değildir. Yani yeme içme değildir. Birlikte yaşamaktır. Mesela Türklerle Yunanlıların birtakım şeylerinin birbirine benzemesi yetmez. Yemeleri, içmeleri, gündelik hayatlarının benzemesi yeterli değil. Eğer bunlar tarihi birlikte yaşasalardı, yani bir ara müttefik olsalardı, müşterek bir tehlikeye karşı birleşebilselerdi farklı olurdu. Millet de böyledir. Eğer millet bazı şeyleri yaşamamışsa, yani harp, darp, fütûhat, savunma vs. millet olamaz. Bugün bütün İslâm dünyasında, bütün Ortadoğu’da millet şuuru Türklerde var. Çünkü bu şuur savaşlarda, muharebelerde kazanıldı. Arkasında fütûhata dayanan uzun bir tarih var. Bunlar çok önemli olmuştur. Şimdi tabii bunu kasaba edebiyatıyla yaparsan gülünç olabilir. Ama büyük edebiyat bunu belirler. Balkan Savaşı’ndan sonra, “Ne olur bu Türkler bu faciadan sonra?” demişler —ki hakikaten faciadır -Ernest Renan mesela, “Türkler bunu unutturmayacak bir edebî güce sahip değil. Hakikaten bunlar bunu aşabilecek, bunu bir kine çevirebilecek, bir hafızaya döndürebilecek millî bir edebiyata sahip değiller” demiş. Çok ilginç bir söz bu, çok önemli. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Gerçekten de edebiyatımız çok zayıf. Balkan halkları kinini kasaba edebiyatıyla yaşatmaya çalıştı, tabii muvaffak olamadı. Bizim ise tarihçiliğimiz çok zayıf çıktı. “Yaşamaya bak, unut, maziyi unut, öne yürü.” Oysa hiçbir yere yürüyemezsin arkayı bilmeden. Kin tutmak için değil. Bilmen lazım.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
«Kayıp Zamanın İzinde. Albüm satın aldığımda, çamaşır makinesinde dönen çamaşırları izlerken, duşta fazla vakit geçirdiğimde, işten eve uzun yoldan giderken, uyuyan kediyi izlerken, bilgisayarda bile bile vakit öldürürken Proust'un kitabının adının küçücük bir anıt olduğunu düşünüyorum.»
Sayfa 70
Pudra tabakalarıyla sıvanmış yüzü taştan gibiydi. Soylu bir profili olduğundan, mantosunun gizlediği, yosunlu bir kaidenin üzerindeki, aşınmış bir park tanrıçasına benziyordu.
Sayfa 1150
Sürekli olarak hayatımızı şekillendirmek için uğraşırız, ama ister istemez, olmaktan hoşlanacağımız insanın değil, olduğumuz insanın hatlarını bir resim gibi kopya ederiz.
Sayfa 1138
Kayıp kitapların izinde- Giorgio Van Straten
İnsan bir kişiden hoşlanabilir.Ama aşkı hazırlayan o hüznün, o telafi edilmezlik duygusunun, o iç daralmalarının ortaya dökülmesi için, bir imkansızlık ihtimali gereklidir.( Belki de bu yüzden, tutkunun kaygıyla kucaklamaya çalıştığı hedef, bir kişiden ziyade , aşkın kendisidir.)
Sayfa 13 - Siren yayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.