"Şebnem sen saklanınca ağaçların içi boşaldı, kuşlar iskelete döndü, deniz pıhtılaştı, gökyüzü felç oldu, bulutlar kireç bağladı, asfaltlar eriyor, minareler yamuldu; İstanbul haşlanmış lahana gibi kendini saldı."
kürar: i. felç olma hali, curare; hareket edememe ama hissetme, refleks gösterememe. ii. güney amerika'da avcıların oklarına sürdükleri felç edici zehirli bitki. iii. kızılderililerin kullandığı zehirli ok atan boru. iv. kasların asetilkolin reseptörlerinin bloke olması.sesler, söylenceler, günah ve sevap. insandan insanlara doğru kötülüğün kokusu, nedir mutluluk? bu dünyaya kan taşıyan kediler ve fareler. saplantılar, bıkkınlıklar, kör jilet, sahildeki viyolonsel, baldıran otu.melike uzun, iyilikle kötülüğün, vefa ile nankörlüğün, hoşgörü ile horgörünün hikâyelerini anlatıyor. iç içe geçen ve kalp kanatan hayatlar.kürar, kederli bir kelebek gibi geziniyor koyu karanlığın içinde
Reklam
"Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim. Yirmi yaşında kalıbı, rotası, adı gayet belli bir hayata yazılıydım. Otuz yaşına geldiğimdeyse, bin kapıdan kışlanmış bir tavuk kadar şaşkındım. Ne bir rotam, ne bir kalıbım, ne de adım kalmıştı artık. Bildiğim, öğrendiğim hiçbir şeyden emin değildim. Ağzımı araladığımda dudaklarım yuvarlaklaşıp bir balık misali ağır ağır açılıp kapanıyor, beynimde cümle fikrimi felç eden sıcak, koyu sıvılar dolaşıyordu. Oysa yaşlandıkça en azından birkaç şeyden emin olması gerekmez miydi insanın? Bu sefilliğimin nedenleri üzerine uzun uzun düşünecek vaktim de yoktu. Otuzlu yaşlarında insanın en az sahip olduğu, sahip olduğu yıllara karalar bağladığı şeydi vakit . Bazıları için vaktin kendine uygun işlerle buluşup, tek bir hücreye sığışıp, bir hale yola koyulduğu oluyordu elbet. Ama benim gibiler için, kendine göre yatak bulamamış, bulacağa da benzemeyen bir hayatın bütün ferahlıkları es geçerek azalttığı bir vakitle, ancak azap verici bir karşılaşma söz konusuydu."
Alvin Toffler, bundan neredeyse kırk yıl önce, şu öngörüde bulunmuştu: "Gelecekte insanlar, seçenek yokluğundan değil, felç edici bir seçenek fazlalığından mustarip olabilirler."
''Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.''
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir roman. Ali Rıza Bey zamanında yardım ettiği bir öğrencisinin şirketinde çalışmaktadır. Ancak işe girmesine yardım ettiği bir kızı iğfal ettiği için Muzaffer ile görüşür ve işi bırakır. Aynı gün oğlu Şevket'in bir bankada işe başladığını öğrenir. Ancak maddi sıkıntılar başlayacak ve önce eşi Hayriye Hanım ile sonra da kızları Necla, Leyla, Ayşe ve Fikret ile fikir çatışması yaşayacaktır. Zamanında hayatını ortaya koyduğu bazı değerlerden vazgeçmek zorunda kalacak, felç olacak ve namus kavramının nasıl bir şey olduğunu çok acı bir şekilde öğrenecektir. Uzun zamandır okumamıştım bu kitabı. Dizisi de çevrilen bu kitap edebiyat tarihinin önemli eserlerinden biri ve mutlaka okunması gerekenlerden.
Yaprak Dökümü
Yaprak DökümüReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 201628,7bin okunma
Reklam
Sana bir şeyler söyleyeceğim! "Yâr'e uzattığın el, şimdi ’el’ oldu sana" Çok sevdiğini, onun için neler yaptığını tahmin edebiliyorum Gidemediğini de biliyorum İnsanın aklı nerdeyse, yüreği de orda kalıyor Duygularını ve umutlarını gönlünün bir çekmecesine bıraktığını Ama bıraktığını koyduğun yerde bulamadığını da Kaç mil öteye olursa
Aslında acının en uç noktasına ulaşmak için, acının bütün ruhu kaplaması ve ruhun hareket özgürlüğünü elinden alması gerekir. Çok kötü bir haber aldığımızda bu yüzden felç olmuş gibi en ufak bir hareket yapmadan yerimizde kalırız. Hemen ardından kendimizi gözyaşlarına ve yakınmalara bıraktığımızda ruh kendini özgürleşmiş, bağlarından kurtulmuş ve rahatlamış hisseder.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.