Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alparslan Türkeş Yurda Dönüyor: 13 Kasım tasfiyesiyle yurt dışına sürgün edilen Türkeş ve arkadaşlarına dönüş izni çıkmıştı. Türkeş Avrupa'da arkadaşlarıyla, nasıl hareket edeceklerine dair bazı görüşmeler yaptıktan sonra Üsküp ve Selanik üzerinden Türkiye'ye döndü. Numan Esin'le birlikte Kapıkule'den giriş yaptı. Tarih 22
1960-1975 YILLARI ARASI 1960'ta ilk ihtilal. Türkçülerde yine ümit ve hareketlenme var. İhtilalin içinde yer alan Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının tasfiyesine rağmen ümitler kırılmamış. Türk milliyetçileri siyasete giriyor. Atsız ve Türkçüler, Türkeş'in arkasında. 1970'ler, soğuk savaşın en şiddetli rüzgârlarının estiği yıllar.
Reklam
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Allah'a rağmen bilim
Ahzab-63'te de, "Ey Muhammed, insanlar senden kıyametin zamarum soruyorlar; de ki, 'onun bilgisi ancak Allah katındadır, ne bilirsin, belki de zamanı yakındır'..." der. Benzeri yaklaşımlar, tüm doğa olayları için geçerlidir; oysa insanlık evrenin, dünyada yaşamın, hava durumunun vb. vb. yığınla şeyin bilgisini Allah'a rağmen elde etmiş ve her geçen gün yenilerini elde etmektedir.
Oysa Doğa yufka yürekli değildir;
ne üzerimize titrer ne de bizi pohpohlar. Dünyanın kaba ve haşin olduğunu, bir adamı ya da kadını suda boğmaktan çekinmeyeceğini, teknemizi bir toz tanesi gibi yutuvereceğini görmemiz gerek. İnsanları umursamayan soğuk hava içinize işler, ayaklarınızı uyuşturur, bir elmayı dondurur gibi dondurur adamı. Hastalıklar, tabiat olayları, talih, yerçekimi, yıldırım kimseye ayrıcalık tanımaz. Takdir-i İlahi'nin yolu biraz kabadır. Yılanın ve örümceğin davranışları, kaplanın ve diğer atılgan, kana susamış yırtıcıların saldırıları, anakondanın sarmalına aldığı avın kemiklerini çatırdatması -bunların hepsi sistemin içindedir ve bizim alışkanlıklarımız da bu yaratıklarınkilere benzer. İşte, sofradan kalkıyorsunuz ve mezbaha millerce uzakta olmanın zarafetiyle ne kadar titizce gizlenmiş olursa olsun, siz de kendi tüketici türünüzle suç ortağısınız, başka bir türün tüketilmesi pahasına yaşıyorsunuz. Gezegenimiz göktaşı çarpmalarına, diğer gezegenlerin saptırmalarına, deprem ve yanardağ tahribatlarına, iklim değişimlerine, eksen kaymalarına açıktır. Ormanlar kesildikçe nehirler kuruyor. Denizin yatağı değişiyor, şehirler ve kasabalar suya gömülüyor. Lizbon'da bir deprem oldu, insanları sinekler gibi öldürdü. Üç yıl önce Napoli'de birkaç dakikada on bin kişi mahvoldu.
Bu sırada Kızıl Ordu, Doğu Av rupa'yı aşarak Almanya'ya geli­ yordu. 25 Ocak 1945'te Lordlar Kamarası'nda konuşan Lord Ad­ dison diyordu ki: "Rusların ne kadar ilerleyeceği görülmeyi bekliyor. Çok geçmeden kısmen erzak sağlamanın zorluklarından dola­ yı kısmen de bir yerde toplanılması sebebiyle, Ruslar şimdi
Reklam
Tanrıların ve ölümlülerin çağı Tanrıların yalnız yaşadığı çağ ile insan ilişkilerine ilahi müdahalenin sınırlı olduğu çağ arasında köprü kurma, tanrıların ve ölümlülerin birlikte hareket ettiği bir geçiş çağıydı. . Bunlar, grupların daha sonra olduğundan daha özgürce karıştığı dünyanın ilk günleriydi. . Bu masalların çoğu daha sonra
Genç bir adamdım Tren uğurlardım .... Büyük olayları hava limanlarında zonklayan Trenlerle ben yolladım Parklarım vardı akşamları Kapatırdım Saati vurunca trenlerin beklenip gelmiyenlerin
Sayfa 91 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Büyük büyük gök ve hava olayları ile bu dünyanın ufak tefek gündelik ve bayağı işleri arasında bir münasebet aramak pek gülünç ve saçma bir haldir. İnsanların çoğu kainatın azametine göre kendi küçüklüklerini adeta hiçliklerini görebilecek görüş açıklığına ve keskinliğine sahip olmaktan pek uzaktır. İnsanlığın ortaya çıkışından beri halkın zihninde kökleşmiş böyle efsanelere daha dört günlük sayılan fenni hakikatler ve malumatlar üstün gelemiyor. İnsanlar bu boş zanlardan uzaklaşıp ne kadar az aldanırlarsa insanlık şereflerine o kadar yaklaşmış olurlar.
Büyük büyük gök ve hava olayları ile bu dünyanın ufak tefek gündelik ve bayağı işleri arasında bir münasebet aramak pek gülünç ve saçma bir haldir. İnsanların çoğu kâinatın azametine göre kendi küçüklüklerini adeta hiçliklerini görebilecek görüş açıklığına ve keskinliğine sahip olmaktan pek uzaktır. İnsanlığın ortaya çıkışından beri halkın zihninde kökleşmiş böyle efsanelere daha dört günlük sayılan fenni hakikatler ve malumatlar üstün gelemiyor. İnsanlar bu boş zanlardan uzaklaşıp ne kadar az aldanırlarsa insanlık şereflerine o kadar yaklaşmış olurlar.
293 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.