Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Benimle o kadar sert sevişmeni istiyorum ki," dedim, "her şeyi unuttur." Sergei beni kıçımın altından tutup kaldırdı ve ön kapıya doğru taşıdı. Bacaklarımı beline doladım ve yüzünü avuçları- mın içine alıp her yerine öpücükler kondurdum. Kusursuz bur- nuyla başladım, sonra alnına ve kaşlarına geçtim, her bir detayı hafızama
Sayfa 210
Güven öylesine değerli bir inançtır ki, en ufak davranışlara bile zarafet kazandırır. Gençken şu erkek ile şu kadın, birbirlerinin kollarına atılabilmek için bir anlık yalnızlığı özlerlerdi ; şimdi ise bu yalnızlığı birbirlerine açılmak için gözlüyorlar. Gezinti saati onlar için, eski aşk randevuları kadar değerli oluverdi. Yalnız anlaşıldıklarını değil, duygularının sezildiğini de biliyorlar. Aynı zamanda aynı şeyleri düşünüyorlar. Herbiri, ötekinin ruhsal kederlerinden, adeta fizik bir acı duyuyor. Herbiri öteki için canını vermeye hazırdır ve öteki de bunu bilir. Hiç kuşkusuz, kusursuz bir dostluk da bu gibi duygular yaratabilir insanda. Fakat hiçbir engel tanımayan dostluklar nadirdir, oysaki büyük bir aşk en basit insanları bile anlayışlı, esirgemez ve güvenilir hale getirebilir.
Reklam
Ormanda Oyalanmak
Bir metin, okura bir okuma zamanını nasıl dayatır? Mimarlıkta ve figüratif sanatlarda olanları gözden geçirirsek bunu daha iyi anlayacağız. ...Bir filmde söylem zamanı ile öykü zamanı her zaman çakışmaz. Buna karşın müzikte üç zaman arasında kusursuz bir çakışma vardır... Bu zaman sanatları yalnızca bir "yeniden okuma" zamanına izin verir. ...Bunun aksine resim ve mimarlık gibi mekan sanatlarının zamanla hiçbir ilişkileri yokmuş gibi görünmektedir... Bununla birlikte, görsel bir yapıt da "bir çevresini dolaşma zamanı' gerektirir. Yapılarının karmaşıklığı nedeniyle, onları değerlendirebilmemiz için heykeltraştık ve mimarlık yapıtları asgari bir süreyi gerektirir ve dayatırlar. .. Bazı resimler çoğul bir okuma gerektirirler. Örneğin, Jackson Pollock'un bir yapıtını düşünelim. Burada ilk bakışta, tuval hızlı bir göz atmaya elverişlidir...ancak ikinci bir incelemede, biçim verme sürecinin devinimsiz izini yorumlayıp, keşfetmek söz konusudur.
"Arkadaşlık etmek için yaratılmışım gibi geliyor bana. Bu yüzden hayvanlarla arkadaşlık kurdum. Çok cana yakınlar, çok iyi huylular ve terbiyeli davranıyorlar; asla surat asmıyorlar, kendinizi yalnız hissettirmiyorlar, gülümsüyor, bir kuyrukları varsa sallıyorlar ve bir oyun, gezinti veya önerebileceğiniz herhangi bir şey için her zaman dünden razılar. Hepsinin kusursuz birer centilmen olduğunu düşünüyorum."
Sayfa 42
Genel itibariyle günümü keyifli şekilde dolduracak ve bana zengin bir yaşantı yaşadığımı hissettirecek çok şey geçti başımdan, hem hareketli hem de hiç sarsılmamış bir gençliğin bu rahat, huzurlu atmosferini giderek daha çok sevmeye başladım; günlerimin âtıl havasında bile bazı küçük şeyler mutluluğa dönüşmeyi başarabildiği için neredeyse hiçbir yeni arzum da olmadı. Doğru seçilmiş bir kravat beni neredeyse neşeye boğabiliyor, güzel bir kitap, otomobille çıkılan bir gezinti ya da bir kadınla geçirilen bir saat beni sınırsız mutluluğa sevk edebiliyordu. Bu şekilde sürdürdüğüm varlığımın bana en iyi gelen tarafıysa bu yaşam tarzının, tıpkı kusursuz dikilmiş İngiliz işi bir takım elbise gibi toplumun dikkatini hiçbir şekilde üzerine çekmemesiydi.
Sayfa 13 - İndigoKitabı okudu
Burunlarını gübre çukuruna sokmuş bilgeler çok fazla idealizm, diyorlar. Birçok gencin göğsü delip geçen ufak bir kurşunla değil, bu "çok fazla" yüzünden can verdiğini herkes bilir. Fakat aslında size söylediğim, küçük bir can için en kesin işaret her şeyden mutlu olmaktır. Huzura, gençliğin sonlarında, şeylerin etrafında ve içindeki gezinti sonlandığında ve tekrar geri dönmeyecek ânın tadını hissederek hiçliğin ebedîliğiyle yüz yüze gelindiğinde ulaşılır ancak. Kısacası o zamanlar gerçekliğe karşı büyük bir tiksinti duyuyordum. Evreni olduğu hâliyle kabul etmiyor, doğru bulmuyordum. Yeryüzü cehennemine çakılıp kalmış bir Kapaneus misali rahatsızlık verici ve gururluydu davranış biçimim. Ve gerçeği, gerçeğin kopyalarını yadsımaya, gerçek hayatın kurallarını küçümsemeye ve kendime göre farklı ve daha kusursuz bir gerçekliği kendim yaratmaya eğilimliydim.
Sayfa 113 - Monokl
Reklam
Sahi,"Düşünüyor muyuz?"
Sahi,"bizden olmayana insanı bir duyguyla en son ne da zaman yaklaştık? Onun acısıyla, ölen çocuğuyla ne zaman insanca yüzleştik? Onun da bir insanoğlu olduğunu enson ne zaman düşündük?Düşündük mü? Düşünüyor muyuz?
Sayfa 126Kitabı okudu
Üniforma sevmem. Hiç sevmedim. Ne hakisini ne de laciverdini… Kızılını da sevmem. Önyargılıyım denebilir. Ya da daha doğrusu, yargılı! Önü sonu yok. Buna bir tür alerji bile denebilir. Sevmem! Elimden gelmiyor. Kimse kusuruma bakmasın, ama toplum bu işi meşru görüp ulvi gerekçelerle yapıldığını kabul etse de, hatta yasalar açıkça bu müessesenin varlığını emretse de, ben adam öldürmenin meslek haline getirilmesini bir türlü benimseyemiyorum. Elden ne gelir?
Gündelik Gezinti/Kant
"Kant'ın etkileyici yanı, kusursuz disiplinidir. O gündelik yürüyüşler, her gün çalışarak geçirdiği saatlerin simgesi ve refakatçisidir."
Sayfa 138 - Kolektif KitapKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.