"İyi tamam, Gogol'den, Puşkin'den, Shakespeare'den, Moliere'den, dünyadaki bütün yazarlardan daha ünlü olacaksın da ne olacak yani!.." Ve hiç ama hiçbir yanıt veremiyordum.
Kütüphanede kendimizi yalnız hissetmeyiz.
Başkaları bizim için yazı yazdığı zaman, cebimizde yüzlerce kitap varken yalnız değiliz: Pascal'ın düşünceleri, Pierre Dac'ın düşünceleri, Montaigne'in denemeleri, Moliere'in oyunları, Ionesco'nun oyunları, Dürer'in resimleri, Reiser'in resimleri.
Bir de Tenten çizgi roman serisinin tüm kitapları. Müzik dinlemeye ayrılmış bir odada kendimizi yalnız hissetmeyiz: JS Bach'ın tüm eserleri, Haydn'ın yüz üç senfonisi, Mozart'ın kırk bir senfonisi, Schubert'in yüzlerce şarkısı...
Yalnız kaldığımda Schubert'in yakarmayı andıran ilahi seslerle bezeli piyanolu üçlülerini dinliyorum ve yalnız olduğum için artık üzülmüyorum; yaşadığım hüzün ve yalnızlık eskisi kadar yoğun değil, artık tek ağlayan ben değilim, tutkulu bir zevke kapılıp ya- naklarımdan aşağı ılık yaşların dökülmesine izin veriyorum.
Güzel müziklerin hepsini dinlemek için hayat çok kısa... Brassens'in, Gainsbourg'un, Trenet'nin şarkıları varken yalnız değiliz, çünkü "Günaydın, günaydın kırlangıçlar, neşe var, her yerde neşe var."*
Sonra geceleri dinlediğim radyom, kulağıma fısıldayan radyom,
“Mesela annelerin çocuklarının güzelliğinden bahsederken taraflı bakış açıları ortada. Moliere, Misanthrope kitabında aşkın gözü kör etmesiyle alay eder; "soluk yüz, yasemin çiçeğinin beyazlığı gibi; korkutan karanlık, sevimli bir karartı gibi . . . ”
Oscar Wilde şöyle yazmış: “Hepimiz çukurdayız ama aramızdan bazıları yıldızlara bakıyor.” Ben burnu havada biri gibi görünme ve kafamı kırma uğruna yıldızlara baktım.
Beni Moliere gibi geceleyin gömsünler isterdim
Yıldızlar yüzünden
“İnsan nedir ki? Zihninde huzur, kalbinde sükûnet bulamadan kendi kendini avutan veya ağlayıp sızlayan bir canlı! Neşenin içinde bile hep keder, esrimede dahi ümitsizlik!”
Sayfa 79 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu dünya henüz büyük komik Moliere çağından üç adım ileri gitmedi. Daima üstadın ebedi komedyaları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başkalaştı. İnsanın mayası hep o maya... Kötüler daha
kurnazlaştı. Birbirine zarar verme ilerledi. Fenalık büyüdü.